İçinde zor olan 38 kelime var. İçerisinde ZOR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zor olan kelimeler listesine ya da Sonu zor ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
DİNOZORLAŞMAK, ZORLAYABİLMEK
DİNOZORLAŞMA, ZORLAŞTIRMAK, ZORLAYABİLME, ZORLAYICILIK
ZORLAŞTIRMA
DİNOZORLAR, ZORLAMASIZ, ZORUNLULUK
ZORLANMAK, ZORLAŞMAK, ZORLAYICI, ZORSUNMAK
METAZORİ, ZORBALIK, ZORLAMAK, ZORLANIŞ, ZORLANMA, ZORLAŞMA, ZORLAYIŞ, ZORLUKLA, ZORSUNMA, ZORUNLUK
DİNOZOR, ZORBACA, ZORGULU, ZORLAMA, ZORUNLU
ZORAKİ, ZORLUK
ZORBA, ZORCA, ZORGU, ZORLA, ZORLU, ZORUN
ZOR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİNOZORLAŞMAK
-
-
[nsz]
Dinozor gibi davranmak
-
Gelişmelere ayak uyduramamak, çağın gerisinde kalmak veya mevcut durum ve düzeni koruyup herhangi bir köklü değişiklik yapmamak
-
[nsz]
Dinozor gibi davranmak
- ZORLAYABİLMEK
- ...
- DİNOZORLAŞMA
-
-
[isim]
Dinozorlaşmak işi
- "Bir dinozorlaşma süreci yaşıyoruz biz, gitgide yabancı düşünüyoruz bu topluma." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Dinozorlaşmak işi
- ZORLAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Zor duruma getirmek, güçleştirmek
-
[-i]
Zor duruma getirmek, güçleştirmek
- ZORLAYICILIK
-
-
[isim]
Zorlayıcı olma durumu
-
[isim]
Zorlayıcı olma durumu
- ZORLAYABİLME
- ...
- ZORLAŞTIRMA
-
-
[isim]
Zorlaştırmak işi
- "Bu yaşamı zorlaştırmaya kalkışması daha da haksız olur." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Zorlaştırmak işi
- ZORLAMASIZ
-
-
[sıfat]
Kolay, içten
- "Akıcı, zorlamasız, açık anlatımlı bir üslubu vardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Kolay, içten
- ZORUNLULUK
-
-
[isim]
Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburiyet, zaruret, ıstırar, zorunluk, olumsallık karşıtı
- "Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburiyet, zaruret, ıstırar, zorunluk, olumsallık karşıtı
- DİNOZORLAR
-
-
[isim]
Omurgalı hayvanlardan sürüngenler sınıfına giren, soyu tükenmiş bir takım
-
[isim]
Omurgalı hayvanlardan sürüngenler sınıfına giren, soyu tükenmiş bir takım
- ZORLANMAK
-
-
[-e]
Zorlama işi yapılmak
- "Hiç kimse sendikaya üye olmaya ... zorlanamaz." (Anayasa)
-
[-e]
Zorlama işi yapılmak
- ZORLAŞMAK
-
-
[nsz]
Zor duruma gelmek, güçleşmek
-
[nsz]
Zor duruma gelmek, güçleşmek
- ZORSUNMAK
-
-
[-i]
Yüksünmek, yapacağı işi ağır bir yük veya angarya olarak kabul etmek
- "Ben zaten zayıfım. Beybabam dedi ki zorsunuyorsan çalışma oğlum, dedi." (Orhan Kemal)
-
[-i]
Yüksünmek, yapacağı işi ağır bir yük veya angarya olarak kabul etmek
- ZORLAYICI
-
-
[sıfat]
Zorlayan, mücbir
-
[sıfat]
Zorlayan, mücbir
- ZORUNLUK
-
-
[isim]
Zorunluluk
-
Olayların iç ve özlerindeki düzenlilik, yasaya bağlılık ve yapı gereği, belli şartlar altında ortaya çıkması kaçınılmaz olan şey
-
İnsanın, doğanın ve toplumun nesnel yasalarına bağımlı olması durumu
-
[isim]
Zorunluluk
- ZORLUKLA
-
-
[zarf]
Zor bir biçimde, güçlükle
- "Zorlukla kımıldattıktan sonra beni sahiden sürüklemeye başladı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[zarf]
Zor bir biçimde, güçlükle
- ZORBALIK
-
-
[isim]
Zorba olma durumu
- "Makinist zorbalık etti, beni Eşref Efendi'nin elinden aldı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zorbaca davranış, müstebitlik
- "Her davranışının, her sözünün altında bir zorbalık yattığı görülür." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Zorba olma durumu
- ZORLAŞMA
-
-
[isim]
Zorlaşmak durumu
-
[isim]
Zorlaşmak durumu
- ZORLANIŞ
-
-
[isim]
Zorlanma işi veya biçimi
-
[isim]
Zorlanma işi veya biçimi
- ZORLAMAK
-
-
[-i]
Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek
- "Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için güç kullanmak
- "Gece kapıyı zorlamışlar."
-
[nsz]
Üstelemek, ısrar etmek
- "Bütün köylü zorladı da bu sefer izin alabildi." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek