İçinde yetiş olan 24 kelime var. İçerisinde YETİŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yetiş olan kelimeler listesine ya da Sonu yetiş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
YETİŞTİREBİLMEK
YETİŞTİREBİLME, YETİŞTİRİCİLİK
YETİŞTİRİLMEK
YETİŞEBİLMEK, YETİŞTİRİLME
YETİŞEBİLME, YETİŞKİNLİK, YETİŞMEYESİ, YETİŞMİŞLİK, YETİŞTİRİCİ, YETİŞTİRMEK
YETİŞİLMEK, YETİŞTİRİM, YETİŞTİRME
YETİŞİLME
YETİŞKİN, YETİŞMEK, YETİŞMİŞ
YETİŞEK, YETİŞİM, YETİŞİN, YETİŞME
YETİŞ
E T Y İ Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
TEŞYİ, YETİŞ
4 Harfli Kelimeler
EŞİT, İŞTE, YETİ
3 Harfli Kelimeler
ETİ, İYE, ŞET, ŞEY
2 Harfli Kelimeler
EŞ, ET, EY, İŞ, İT, ŞE, TE, Tİ, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YETİŞTİREBİLMEK
- ...
- YETİŞTİRİCİLİK
-
-
[isim]
Yetiştirici olma durumu
-
[isim]
Yetiştirici olma durumu
- YETİŞTİREBİLME
- ...
- YETİŞTİRİLMEK
-
-
[nsz]
Yetiştirme işi yapılmak
-
Eğitilmek
- "İstidatla beraber, yetiştirilmek, usul öğrenmek, saz bilmek ister." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Yetiştirme işi yapılmak
- YETİŞTİRİLME
-
-
[isim]
Yetiştirilmek işi
-
[isim]
Yetiştirilmek işi
- YETİŞEBİLMEK
- ...
- YETİŞMEYESİ
-
-
öfke ile söylenen bir ilenme sözü
- "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." (Ömer Seyfettin)
-
öfke ile söylenen bir ilenme sözü
- YETİŞKİNLİK
-
-
[isim]
Yetişkin olma durumu
- "Her insan, hayatının bütün evrelerinde, çocukluğunda, gençliğinde, yetişkinliğinde başarılı olmak ister."
-
[isim]
Yetişkin olma durumu
- YETİŞMİŞLİK
-
-
[isim]
Yetişmiş olma durumu
-
[isim]
Yetişmiş olma durumu
- YETİŞEBİLME
- ...
- YETİŞTİRMEK
-
-
[-i]
Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak
-
Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek
- "Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim."
-
Birini gerekli bir iş için tam zamanında bir yere götürmek
- "Hastayı doktora yetiştirmek."
-
[nsz]
Üretmek, büyütmek, geliştirmek
- "Evlerinin bahçesinde bir iki elma, erik ağacı yetiştirirler." (Necati Cumalı)
-
İletmek, duyurmak
- "Müjdeyi komşu hanımlara yetiştirmeye koşmuştu." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Sağlayıp vermek
- "Sigara yakmak isteyenlere kibrit yetiştirir." (Haldun Taner)
-
[-i]
Yetmesini sağlamak
- "Cephemiz susuz, kuru ekmek ve benzini güç yetiştiriyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-e]
Söylenmemesi gereken bir şeyi hemen söylemek
- "Hiç kalır mı? Ertesi gün valiye yetiştirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Çocuğun gelişip büyümesine özen göstermek
- "Munise'yi güzel ahlaklı bir kadın olarak yetiştirecektim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Eğitim, öğrenim sağlamak
-
[-i]
Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak
- YETİŞTİRİCİ
-
-
[sıfat]
Üretici, müstahsil
- "Tütün yetiştiricisi."
-
[sıfat]
Üretici, müstahsil
- YETİŞTİRME
-
-
[isim]
Yetiştirmek işi
-
Birinin koruyuculuğunda yetişen kimse
-
[isim]
Yetiştirmek işi
- YETİŞTİRİM
-
-
[isim]
Bir hayvana herhangi bir amaçla birtakım alışkanlıklar ve beceriler kazandırma işi
-
[isim]
Bir hayvana herhangi bir amaçla birtakım alışkanlıklar ve beceriler kazandırma işi
- YETİŞİLMEK
-
-
[-e]
Yetişme işi yapılmak, ulaşılmak
-
[-e]
Yetişme işi yapılmak, ulaşılmak
- YETİŞİLME
-
-
[isim]
Yetişilmek işi
-
[isim]
Yetişilmek işi
- YETİŞMEK
-
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." (Ömer Seyfettin)
-
Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak
- "Bu giysi yarına yetişmeli."
-
Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak
- "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak
- "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Değmek, uzanıp dokunabilmek
- "Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez."
-
Vakit bulmak, yapabilmek
- "Ben bu kadar işe yetişemem."
-
[nsz]
Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek
- "Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir."
-
Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak
- "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Üremek, büyümek, olmak
- "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-de]
Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek
- "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek
-
Yardım etmek, yardımına koşmak
- "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- YETİŞKİN
-
-
[sıfat]
Yetişmiş, olgunlaşmış
-
Evlenme çağına gelmiş (kız)
- "Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu." (Necati Cumalı)
-
Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse)
-
Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan
-
[isim]
Kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme durumunda olan genç
-
[sıfat]
Yetişmiş, olgunlaşmış
- YETİŞMİŞ
-
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- YETİŞEK
-
-
[isim]
Yetişme durumu, eğitim
-
Program
-
[isim]
Yetişme durumu, eğitim