İçinde yet olan 8 harfli 64 kelime var. İçerisinde YET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yet olan kelimeler listesine ya da Sonu yet ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, EY, TE, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UMUMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellik
-
[isim]
Genellik
- YETERSİZ
-
-
[sıfat]
Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz
-
Eksiği olan, yetecek kadar olmayan
-
Gereken, istenen niteliği olmayan
-
Verimli olmayan
-
[sıfat]
Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz
- KÜLLİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bütünlük, tümlük
-
Çokluk, bolluk
-
[isim]
Bütünlük, tümlük
- YETİŞMİŞ
-
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- EZELİYET
- ...
- FAALİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çalışkanlık, çalışma, canlılık, hareket
- "İstasyonda bir faaliyet vardı." (Aka Gündüz)
- "Sendikalar siyasi amaç güdemezler, siyasi faaliyette bulunamazlar." (Anayasa)
-
İşler durumda olma, etkinlik
- "Casusların en çok faaliyet gösterdikleri liman da burasıydı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
- "Bir siyasi grup, başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çalışkanlık, çalışma, canlılık, hareket
- MANYETİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Mıknatısla ilgili, kendinde mıknatıs özellikleri bulunan
-
[isim]
Yüzeyine manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği mıknatıslanabilir kaplaması olan plak şekilli tabaka
-
[sıfat]
Mıknatısla ilgili, kendinde mıknatıs özellikleri bulunan
- DİYETSİZ
- ...
- MAHVİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alçak gönüllülük
-
[isim]
Alçak gönüllülük
- YETKİSİZ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir işte yetkisi olmayan
-
[sıfat]
Herhangi bir işte yetkisi olmayan
- AFİYETLE
-
-
ağız tadıyla, keyifle
- "Allah daha ziyade afiyet versin." (Necati Cumalı)
- "Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
ağız tadıyla, keyifle
- ACİLİYET
- ...
- KAVMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
-
Bir kimsenin bağlı olduğu kavme göre durumu
-
Kavme bağlılık
- "Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
- MİLLİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Millete özgü olma veya millî olma durumu, ulusallık
- "Milliyet davası."
-
Bağlı bulunan millet, tabiiyet
- "Bu adamın milliyeti nedir?"
-
[isim]
Millete özgü olma veya millî olma durumu, ulusallık
- ADEMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yokluk
-
[isim]
Yokluk
- MUKAYYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bağlı olan, bağlanmış
- "İstanbul pek havalandı, balolar, danslar... Kıza mukayyet olamayacağız." (Refik Halit Karay)
-
Bir şart veya kayıtla bağlı olan
-
Yazılmış, yazılı, kayıtlı
-
[sıfat]
Bağlı olan, bağlanmış
- SUİNİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötü niyet
-
[isim]
Kötü niyet
- ZİHNİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlayış
- "İşte Cumhuriyet rejimine yaraşan zihniyet budur." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Anlayış
- YETİŞKİN
-
-
[sıfat]
Yetişmiş, olgunlaşmış
-
Evlenme çağına gelmiş (kız)
- "Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu." (Necati Cumalı)
-
Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse)
-
Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan
-
[isim]
Kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme durumunda olan genç
-
[sıfat]
Yetişmiş, olgunlaşmış
- ULUHİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrılık sıfatı, Allahlık vasfı
- "Gerçek Tanrı'nın yolunu bulamayanlar tabiatıyla birtakım düzme uluhiyetlere doğru saparlar." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Tanrılık sıfatı, Allahlık vasfı