İçinde yet olan 8 harfli 64 kelime var. İçerisinde YET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yet olan kelimeler listesine ya da Sonu yet ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, EY, TE, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZÜRRİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Döl, soy sop, sulp
-
Çocuk
-
[isim]
Döl, soy sop, sulp
- YETİNMEK
-
-
[-le]
Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
- "Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." (Atilla İlhan)
-
[-le]
Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
- ALENİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklık
-
[isim]
Açıklık
- ULUHİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrılık sıfatı, Allahlık vasfı
- "Gerçek Tanrı'nın yolunu bulamayanlar tabiatıyla birtakım düzme uluhiyetlere doğru saparlar." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Tanrılık sıfatı, Allahlık vasfı
- YETİŞMEK
-
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." (Ömer Seyfettin)
-
Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak
- "Bu giysi yarına yetişmeli."
-
Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak
- "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak
- "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Değmek, uzanıp dokunabilmek
- "Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez."
-
Vakit bulmak, yapabilmek
- "Ben bu kadar işe yetişemem."
-
[nsz]
Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek
- "Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir."
-
Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak
- "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Üremek, büyümek, olmak
- "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-de]
Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek
- "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek
-
Yardım etmek, yardımına koşmak
- "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
- MUKAYYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bağlı olan, bağlanmış
- "İstanbul pek havalandı, balolar, danslar... Kıza mukayyet olamayacağız." (Refik Halit Karay)
-
Bir şart veya kayıtla bağlı olan
-
Yazılmış, yazılı, kayıtlı
-
[sıfat]
Bağlı olan, bağlanmış
- UBUDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kulluk
-
[isim]
Kulluk
- YETİŞMİŞ
-
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- YETERLİK
-
-
[isim]
Yeterlilik
-
[isim]
Yeterlilik
- YETİNGEN
-
-
[sıfat]
Kanaatkâr
-
[sıfat]
Kanaatkâr
- KAVMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
-
Bir kimsenin bağlı olduğu kavme göre durumu
-
Kavme bağlılık
- "Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
- ŞİİRİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şiir olma özelliği
- "Mana, vezin değişti mi? Başka kelimeler mi kullandık? Hayır fakat şiiriyet uçuverdi." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Şiir olma özelliği
- YETKİSİZ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir işte yetkisi olmayan
-
[sıfat]
Herhangi bir işte yetkisi olmayan
- SIHRİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Evlenme sonucu oluşan yakınlık, akrabalık, dünürlük, hısımlık
- "Süleyman Şah, kurtuluşu Osman Oğulları ile sıhriyet peyda etmekte görüyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[isim]
Evlenme sonucu oluşan yakınlık, akrabalık, dünürlük, hısımlık
- SOSYETİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Sosyete ile ilgili
-
Yüksek sınıfın yaşama biçimine özenen, asortik
-
[sıfat]
Sosyete ile ilgili
- ACİLİYET
- ...
- ENANİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bencillik
-
[isim]
Bencillik
- HAYSİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değer, saygınlık, itibar
- "Kendinden dinlediğine göre, çekilmenin sebebi bir haysiyet meselesi idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bu söz haysiyetine dokundu."
-
Öz saygı
-
[isim]
Değer, saygınlık, itibar
- ZIDDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşıtlık
- "Sasanlılarla İran'ın Üsküdar'a kadar gelişi ve Filistin'e kadar yürüyüşü bu zıddiyetin son haddini gösterir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Sevişmezlik, geçimsizlik, çekemezlik
-
[isim]
Karşıtlık
- EZELİYET
- ...