İçinde ut olan 5 harfli 82 kelime var. İçerisinde UT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ut olan kelimeler listesine ya da Sonu ut ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

T U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

TU, UT

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YUTUŞ
...
KAVUT

  1. [isim] Kavrulmuş ve dövülmüş tahıl ununa şeker veya tatlı yemiş katılarak yapılan yiyecek
    • "... ama bir yanı da kavut alamama, sapan atamama, ... yalnızlığını yaşıyor." (Adalet Ağaoğlu)
  2. Güneşte kurutulmuş peynir

KURUT

  1. [isim] Kurutulmuş süt ürünü
    • "Yoğurt kurutu. Kaymak kurutu."

KOŞUT

  1. [sıfat] Paralel
    • "Kuruluş, işletmeye koşut olarak başka yararlı işler de yaptı." (Aydın Boysan)

KUTNU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü
    • "Kutnu kumaş dökülmüş, şala kim bakar / Ger Ali'nin kurşunu dağları yakar." (Halk türküsü)

TUTAÇ

  1. [isim] Laboratuvar maşası
  2. Tutacak

KUTUP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri
    • "Kutuplara gitmeği bile çok düşündüm." (Peyami Safa)
  2. Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri
    • "Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor." (Necati Cumalı)
  3. Gök küresinin, dolayında döndüğü varsayılan eksenin iki ucundan her biri
  4. Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri
  5. Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri
  6. Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse
    • "Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)

TABUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal
    • "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. İçine yumurta konan uzun sandık

HUDUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sınır
    • "Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. Uç, son

TUTUM

  1. [isim] Tutulan yol, davranış
    • "Anlayışsızlıklarınız ve yanlış tutumlarınız yüzünden beni inatçı sanıyorsunuz." (Tarık Buğra)
  2. Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi

TUTAM

  1. [sıfat] Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
    • "Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler." (Refik Halit Karay)

DUTÇU
...
BOYUT

  1. [isim] Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı
    • "Aylak kişiliğine tutarlı bir boyut katar." (Haldun Taner)
    • "Bazı şeylere uzaktan bakmak, onlara, onlarda olmayan bir boyut kazandırır." (Haldun Taner)
  2. Nitelik, genişlik, kapsam
    • "Macarların kukla tiyatrosunu seyrederken de aynı inanılmaz boyutlara vardığını görmüştüm." (Haldun Taner)
  3. Durum
    • "Yeni boyutlar, düşünme olanakları kazandığımı sanarak ayrıldım tiyatrodan." (Necati Cumalı)
  4. Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut
  5. Film veya fotoğrafta boyut, format

MAHUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bilinen, adı geçen, sözü geçen
    • "Kümbetin duvarı içinden mahut kutuyu çıkaran bendim." (Refik Halit Karay)

YUTUM

  1. [isim] Yutma işi

MAMUT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Filgillerden, dördüncü zamanda Avrupa ve Asya'da yaşamış olan, şimdi ancak fosili bulunan iri, kıllı bir hayvan (Elephas primigenius)

ANGUT

  1. [isim] Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea)
  2. Ahmak, kaba saba
    • "Bu saldırgan angutlar, kuru gürültüden başka bir şey değildir." (Salâh Birsel)

BULUT

  1. [isim] Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığın
    • "Mavi maviydi gökyüzü / Bulutlar beyaz beyazdı / Boşluğu ve üzüntüsü / İçinde ne garip bir yazdı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
    • "Biraz gariptir ki buluttan nem kapan o zamanki sansür bu cinayetler ve tesadüflerden ahkâm çıkararak hafiyelik etmezdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İhtiyatlı ol, bunlar tilkidir, rüzgârdan nem kapar; elden kaçırmayalım." (Atilla İlhan)
  2. Herhangi bir şeyden oluşan yoğun yığın
    • "Zehirli bir çekirge bulutu gibi oraya üşüşen Avrupalılar..." (Ömer Seyfettin)
  3. Keder, endişe
    • "Gazinin şen çehresi üstünden ciddi bir düşüncenin bulutu geçer gibi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

DONUT
...
TUTAR

  1. [isim] Nicelik bakımından bir şeyin bütünü
  2. Para miktarı, meblağ

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü