İçinde tma olan 6 harfli 35 kelime var. İçerisinde TMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tma olan kelimeler listesine ya da Sonu tma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MAT, TAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AT, MA, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ACITMA
-
-
[isim]
Acıtmak işi
-
[isim]
Acıtmak işi
- ARTMAK
-
-
[isim]
Büyük heybe
-
[isim]
Büyük heybe
- YATMAK
-
-
[nsz]
Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
- "Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak." (Nazım Hikmet)
- "Yatıp kalkıp anama dua ediyorum."
- "Yatıp kalktığım odamın penceresinden bakınca bir baştan bir başa bütün sokağı görüyordum." (Necati Cumalı)
-
Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek
- "Öteki, çok kadınla oynaşmış ve hatta yatıp kalkmış, sevda damarları kaşarlanmış bir gençti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek
- "Rüzgârdan bütün ekinler yattı. Gemi sağa yattı."
-
Hastalık sebebiyle yatakta kalmak
- "Gün geçmeden bronşiti, çarpıntısı tutar; yatak yorgan yatar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak
- "Bu gece nerede yatacağız?"
- "Tavuk pazarındaki handa yatmakta devam ediyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Boş yere beklemek
- "Mallar depoda yatıyor."
-
İşlemez, çalışmaz durumda kalmak
- "Gemi limanda yatıyor."
-
Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek
- "Turşu sirkede yatıyor."
-
Belli bir süreyi cezaevinde geçirmek
-
Ölü gömülmüş olmak
- "Mezarlık servilerinin altında ninelerim, teyzelerim yatarlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Düz bir duruma gelmek, düzleşmek
- "Kumaş iyice ütülenince yattı."
-
[-le]
Cinsel ilişkide bulunmak
-
Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak
-
Heves etmek, eğilmek
- "Çalı süpürgelerinin kırmızı çiçeklerindeki bal kokusuna yatmışlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bulunmak, var olmak
- "Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür." (Haldun Taner)
-
Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak
- "Takım bu sezon yattı."
-
İşsiz kalmak, çalışmamak
-
[nsz]
Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
- ADATMA
-
-
[isim]
Adatmak işi
-
[isim]
Adatmak işi
- VATMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tramvay sürücüsü
- "Yolda giderken / Vatman çan çalar, şoför korna." (Behçet Necatigil)
-
[isim]
Tramvay sürücüsü
- YIRTMA
-
-
[isim]
Yırtmak işi
-
[isim]
Yırtmak işi
- TATMAK
-
-
[-i]
Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
- "Ben de tadabilir miyim? Çok merak ediyorum." (Tarık Buğra)
-
Bir şeyden az miktarda yemek veya içmek
- "O meşhur beyaz şaraplarını tattık." (Haldun Taner)
-
Bir duruma uğramış olmak
- "Yaşamın her acısını tatmış."
-
Duymak, hissetmek
-
[-i]
Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
- KATMAN
-
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
-
Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 cm'den az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka
-
Bir toplum içinde makam, şöhret, meslek vb. bakımdan ayrılan topluluklardan her biri, tabaka
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- ARATMA
-
-
[isim]
Aratmak işi
-
[isim]
Aratmak işi
- OKUTMA
-
-
[isim]
Okutmak işi
- "Ertesi gün, onu okutmaya başlayacağını, adam edeceğini müjdeledi." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Okutmak işi
- YONTMA
-
-
[isim]
Yontmak işi
- "Ucu sipsivri bir kurşun kalemi tekrar yontmaya kalktım, ucunu kırdım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Yontulmuş veya yontularak yapılmış
- "Yontma taş. Yontma su yolu."
-
[isim]
Yontmak işi
- SATMAK
-
-
[-i]
Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
- "Geniş arazisini parselleyip sattı." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak
- "Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı." (Peyami Safa)
-
Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek
- "Herhâlde beni de satmasını bilmiş olacaktı ki hatırlılar masasında ehemmiyetli bir adam gibi karşılandım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek
-
Bir yolunu bularak birinden ayrılmak
- "Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim."
-
[-i]
Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
- ARITMA
-
-
[isim]
Arıtmak işi
-
[isim]
Arıtmak işi
- YORTMA
-
-
[isim]
Yortmak işi veya durumu
-
[isim]
Yortmak işi veya durumu
- ULUTMA
-
-
[isim]
Ulutmak işi veya durumu
-
[isim]
Ulutmak işi veya durumu
- ISITMA
-
-
[isim]
Isıtma işi, teshin
-
Sıtma
-
[isim]
Isıtma işi, teshin
- UYUTMA
-
-
[isim]
Uyutmak işi
-
[isim]
Uyutmak işi
- AKITMA
-
-
[isim]
Akıtmak işi
-
Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke
-
Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir çeşit tatlı
-
Enli bilezik
-
[isim]
Akıtmak işi
- BATMAN
-
-
[isim]
7,692 kg olan ağırlık ölçü birimi
- "Şu güzelim zeytinin batmanını on sekiz mangıra bile almıyorlar." (Nabizade Nazım)
-
[isim]
7,692 kg olan ağırlık ölçü birimi
- UNUTMA
-
-
[isim]
Unutmak durumu
-
[isim]
Unutmak durumu