İçinde tem olan 7 harfli 20 kelime var. İçerisinde TEM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tem olan kelimeler listesine ya da Sonu tem ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MET, TEM
2 Harfli Kelimeler
EM, ET, ME, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEMATİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bir tema etrafında oluşan
-
[sıfat]
Bir tema etrafında oluşan
- TEMENNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin gerçekleşmesini dileme
- "Temenni edelim ki ömürleri damat beyin boyu gibi uzun olsun." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Dilek
- "Bu temenni son günlerde dilinden düşmez olmuştu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir şeyin gerçekleşmesini dileme
- TEMENNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öne doğru eğildikten sonra doğrulurken eli başa götürerek verilen selam
- "Bir temenna ile salonda hazır bulunanları selamladı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Karşımızda, yerle beraber temenna ediyor, akşam şerifleriniz hayır olsun, diye iki büklüm oluyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Öne doğru eğildikten sonra doğrulurken eli başa götürerek verilen selam
- TEMAYÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tarafa eğilme, meyletme
- "Musiki ruhların en tabii temayülleri arasındadır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Yönseme
-
Bir kimseye veya bir şeye ilgi duyma
- "Yarının siyasetine yol açan fikirler, temayüller ilk önce bunlar arasında kaynaşır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir tarafa eğilme, meyletme
- TEMİNAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Garanti, güvence
- "Ben böyle gülümseyen teminatlara hayatımda çok tesadüf ettiğim için..." (Aka Gündüz)
- "Senin verdiğin teminat hep boşa gitti." (Peyami Safa)
-
[isim]
Garanti, güvence
- MUTEMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli
-
Kendisine inanılıp güvenilen kimse
-
[isim]
Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli
- TEMRİYE
-
-
[isim]
Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık
-
Kara yosunu
-
[isim]
Deride yer yer küme durumundaki birtakım kabartılarla kendini gösteren hastalık
- İSTEMEK
-
-
[-i]
İstek duymak, arzulamak
- "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." (Peyami Safa)
- "İster misin, bu enişte bey bir damga olup onun sırtında asılıp kalsın?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Verirse ne âlâ! İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara der, işin içinden çıkarım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şeyin kendisine verilmesini veya yapılmasını söylemek, dilemek
- "Bir gün benden okumak için kitap istedi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Görmek istediğini bildirmek
- "Sizi isteyen kimdi?"
-
Gerek olmak
- "Yurdun ilerlemesi için çok çalışmak ister."
-
Evlenmek dileğinde bulunmak
- "Komşunun kızını istemişler."
-
[-i]
İstek duymak, arzulamak
- MATEMLİ
-
-
[sıfat]
Yaslı
-
[sıfat]
Yaslı
- TEMSİLİ
- ...
- TEMAYÜZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkalarına göre üstün duruma gelme, sivrilme, seçkinleşme
-
[isim]
Başkalarına göre üstün duruma gelme, sivrilme, seçkinleşme
- TEMARUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendini hasta gibi gösterme
-
[isim]
Kendini hasta gibi gösterme
- İSTEMLİ
-
-
[sıfat]
Yapılıp yapılmaması insanın kendi isteğine bağlı olan
-
Bir istek üzerine veya isteyerek yapılan
-
[sıfat]
Yapılıp yapılmaması insanın kendi isteğine bağlı olan
- SİTEMLİ
-
-
[sıfat]
Sitem taşıyan
- "Ruhsar tatlı ama sitemli bakışıyla susturmasa bacı daha kim bilir ne kadar konuşacak." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Sitem taşıyan
- TOTEMCİ
- ...
- TEMASLI
- ...
- TEMETTÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazanç
-
[isim]
Kazanç
- TEMİZCE
- ...
- TEMELLİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte temeli olan
- "Sağlam temelli bir yapı."
-
Geçici olmayan, sürekli, kalıcı, devamlı, daimî
- "Sermet Muhtar, Akşam gazetesinin temelli imzalarından biri oldu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[zarf]
(te'melli) Sürekli olarak
-
[zarf]
Büsbütün, tamamen
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte temeli olan
- TEMPOLU
-
-
[sıfat]
Temposu olan
- "Acayip ve tempolu bir ses geliyor." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Temposu olan