İçinde tel olan 7 harfli 27 kelime var. İçerisinde TEL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tel olan kelimeler listesine ya da Sonu tel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TEL
2 Harfli Kelimeler
EL, ET, LE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MOTELCİ
-
-
[isim]
Motel işleten kimse
-
[isim]
Motel işleten kimse
- TELAKKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlayış, görüş
- "O zamanki telakkiye göre, sigara sporcuların uzak durması gereken yasakların başında gelirdi." (Haldun Taner)
- "Bu beğenilmeyi bir hak, güzelliğine karşı herkesin vermeye mecbur olduğu bir vergi telakki etmeye alışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kabul etme, sayma
-
[isim]
Anlayış, görüş
- ÜÇTELLİ
-
-
[isim]
Üç teli olan saz
-
[isim]
Üç teli olan saz
- TELLİCE
-
-
[isim]
Tek kadın tarafından oynanan bir tür oyun
-
[isim]
Tek kadın tarafından oynanan bir tür oyun
- METELİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeyrek kuruş, on para değerinde demir para
- "Köprüyü yelek cebimdeki son metelikle geçtim." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Gözümde, milyonu olsa da kalp para ile metelik etmez." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Orayı gördükten sonra ben, gayri dünyanın hiçbir tarafına metelik vermem." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çok az para
- "Bende tek metelik yok diye kahkahayı bastı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Çeyrek kuruş, on para değerinde demir para
- TELEFAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaş, kaza vb. sebeplerle uğranılan can kaybı
-
[isim]
Savaş, kaza vb. sebeplerle uğranılan can kaybı
- BİTELGE
-
-
[isim]
Toprağın bitki yetiştirme gücü
-
[isim]
Toprağın bitki yetiştirme gücü
- ÖTELEME
-
-
[isim]
Ötelemek işi
-
Bir cismin, bütün noktalarının eşit, paralel ve yöndeş yollar çizmesiyle beliren hareketi, intikal
-
[isim]
Ötelemek işi
- ÜSTELİK
-
-
[zarf]
Ayrıca, bir de, bundan başka
- "Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, sağlam
- "Benim sesim ondan daha üsteliktir!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Üste verilen şey, fark
- "Saatimi bu kalemle değiştirdim, bin lira da üstelik aldım."
-
[zarf]
Ayrıca, bir de, bundan başka
- TELAŞLI
-
-
[sıfat]
Telaş eden, telaşa düşen
- "O akşam yine aynı telaşlı ses beni merdiven başında durdurdu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Aceleci
-
[sıfat]
Telaş eden, telaşa düşen
- TELYAZI
-
-
[isim]
Telgraf
-
[isim]
Telgraf
- KARTELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart
-
Boya, kumaş, halı vb. ürünlerin çeşitlerini küçük parçalar hâlinde gösteren liste
-
Tuluat tiyatrosunun kapısına asılan tabela
-
[isim]
Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart
- TELATİN
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Bir tür sağlam, yumuşak dana veya öküz derisi
-
[isim]
Bir tür sağlam, yumuşak dana veya öküz derisi
- TELETIP
- ...
- TELLEME
-
-
[isim]
Tellemek işi
-
[isim]
Tellemek işi
- MÜPTELA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kötü alışkanlıklara düşkün, meraklı
- "Kumara müptela."
-
Tutulmuş
- "Vereme müptela."
-
Âşık, vurgun
-
[sıfat]
Kötü alışkanlıklara düşkün, meraklı
- TELEKIZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Telefon ile iletişim kurarak fuhuş yapan kadın
-
[isim]
Telefon ile iletişim kurarak fuhuş yapan kadın
- TELEFON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Konuşmaları ileten ve yansıtan düzenek
- "Siz gelmeyin, ben telefon eder, gelirim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
- "Ne zaman telefonu açıp nasılsınız?, diye hatırını soracak olsam..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birbirinden uzakta bulunan kişilerin konuşmasını sağlayan aygıt
-
[isim]
Konuşmaları ileten ve yansıtan düzenek
- TENTELİ
-
-
[sıfat]
Tentesi olan
- "Uzun, tenteli, tek atlı muhacir arabalarına binilir." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Tentesi olan
- NİTELİK
-
-
[isim]
Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet
- "Niteliğini kestiremediği müzmin iştahsızlıktan yorgun düşmüş." (Atilla İlhan)
-
Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite
-
Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçebilen özellik, keyfiyet
-
[isim]
Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet