Başında tela olan 20 kelime var. Tela ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tela olan kelimeler listesine ya da sonu tela ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında tela bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
TELAŞLANDIRMAK
TELAŞLANDIRMA
TELAŞLANMAK, TELAŞSIZLIK
TELAŞLANIŞ, TELAŞLANMA, TELAŞLILIK
TELALAMAK
TELAFFUZ, TELALAMA, TELAŞSIZ
TELAKKİ, TELAŞLI, TELATİN
TELAFİ, TELAKİ, TELARO, TELAŞE
TELAŞ
TELA
A E L T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ALET, ATEL, TELA
3 Harfli Kelimeler
ALT, ATE, ELA, TAL, TEL
2 Harfli Kelimeler
AL, AT, EL, ET, LA, LE, TA, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TELAŞLANDIRMAK
-
-
[-i]
Telaşlanmasına sebep olmak
-
[-i]
Telaşlanmasına sebep olmak
- TELAŞLANDIRMA
-
-
[isim]
Telaşlandırmak işi
- "Cahil bekçinin ... beni telaşlandırmasına rağmen yaralar da ehemmiyetli değil." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Telaşlandırmak işi
- TELAŞSIZLIK
-
-
[isim]
Telaşsız olma durumu
-
[isim]
Telaşsız olma durumu
- TELAŞLANMAK
-
-
[nsz]
Herhangi bir sebeple acelecilik göstermek
- "Geliyor! diye telaşlanarak aşağı koştu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Endişelenmek, kaygılanmak, telaş etmek
- "Kafilenin başında polisi gören kadınlar fena telaşlanmışlardır." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Herhangi bir sebeple acelecilik göstermek
- TELAŞLANMA
-
-
[isim]
Telaşlanmak işi
-
[isim]
Telaşlanmak işi
- TELAŞLANIŞ
-
-
[isim]
Telaşlanma işi veya biçimi
-
[isim]
Telaşlanma işi veya biçimi
- TELAŞLILIK
-
-
[isim]
Telaşlı olma durumu
-
[isim]
Telaşlı olma durumu
- TELALAMAK
-
-
[-i]
İki kumaş parçası arasına tela koymak
-
[-i]
İki kumaş parçası arasına tela koymak
- TELAFFUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söyleyiş
- "Bir bebek telaffuzunu taklit etmediğiniz eksik." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bir türlü sesi çıkamıyor ve başka bir tek kelime daha telaffuz edemiyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Boğumlanma
-
[isim]
Söyleyiş
- TELAŞSIZ
-
-
[sıfat]
Telaş etmeyen, telaş göstermeyen, soğukkanlı
- "Sonra telaşsız, emin adımlarla sinemaya doğru yürüdü." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Soğukkanlılıkla, şaşırmadan
- "Suları hiç telaşsız ama motor gibi kulaçlamaya başladı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Telaş etmeyen, telaş göstermeyen, soğukkanlı
- TELALAMA
-
-
[isim]
Telalamak işi
-
[isim]
Telalamak işi
- TELAKKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlayış, görüş
- "O zamanki telakkiye göre, sigara sporcuların uzak durması gereken yasakların başında gelirdi." (Haldun Taner)
- "Bu beğenilmeyi bir hak, güzelliğine karşı herkesin vermeye mecbur olduğu bir vergi telakki etmeye alışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kabul etme, sayma
-
[isim]
Anlayış, görüş
- TELAŞLI
-
-
[sıfat]
Telaş eden, telaşa düşen
- "O akşam yine aynı telaşlı ses beni merdiven başında durdurdu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Aceleci
-
[sıfat]
Telaş eden, telaşa düşen
- TELATİN
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Bir tür sağlam, yumuşak dana veya öküz derisi
-
[isim]
Bir tür sağlam, yumuşak dana veya öküz derisi
- TELARO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İp iskelesi
-
[isim]
İp iskelesi
- TELAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buluşma, kavuşma
-
[isim]
Buluşma, kavuşma
- TELAFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama, yerine koyma
- "Telafisi kolay olmayan bir zarar."
- "Onun sevimsizliğini bunun cana yakınlığı ile telafi etmenin yolunu bulmuşlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama, yerine koyma
- TELAŞE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Telaş
- "Şimdi telaşem biraz azalsın da getireceğim zaten." (Adalet Ağaoğlu)
-
[isim]
Telaş
- TELAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir sebeple acelecilik
- "Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık." (Haldun Taner)
- "Mabeyni büyük bir telaş alıyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Nazım Paşa böyle bir içtimadan ne kadar telaş etse haklı idi." (Ahmet Rasim)
- "Polisle ben konuşurum, siz telaş göstermeyin." (Halide Edip Adıvar)
-
Kaygı, tasa, sıkıntı, endişe
- "Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı." (Halide Edip Adıvar)
-
Şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa
- "O günü vapurda bulunup da hanımların telaşını görseydiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Herhangi bir sebeple acelecilik
- TELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez
-
[isim]
Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez