İçinde tel olan 6 harfli 34 kelime var. İçerisinde TEL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tel olan kelimeler listesine ya da Sonu tel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TEL
2 Harfli Kelimeler
EL, ET, LE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇETELE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Çizilerek veya oyularak açılan kertik
-
Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı
-
[isim]
Çizilerek veya oyularak açılan kertik
- TELKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
- "Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Talkın
-
Bilinç dışı bir sürecin aracılığıyla, kişinin ruhsal veya fizyolojik alanıyla ilgili bir düşüncenin gerçekleştirilmesi
- "İçinden gelen gizli bir telkin altında hareket ediyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
- OTELCİ
-
-
[isim]
Otel sahibi kimse
-
Otel işleten kimse
- "Otelci boş yere rahatsız edilen bir kimse tavrı ile omuzlarını silkti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Otel sahibi kimse
- TELMİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlatılmak istenen şeyi söz arasında imalı olarak belli etme, açıkça söylememe
- "İleride dahi ağzını açıp da ufacık bir telmihte bulunmasın." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Dün geceki ağır sözlerini telmih ettiğimi anladı, kızardı." (Refik Halit Karay)
-
Bir dizede veya beyitte bilinen bir olay, bir atasözü, fıkra vb.ni hatırlatma sanatı, anıştırma
-
[isim]
Anlatılmak istenen şeyi söz arasında imalı olarak belli etme, açıkça söylememe
- TELAŞE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Telaş
- "Şimdi telaşem biraz azalsın da getireceğim zaten." (Adalet Ağaoğlu)
-
[isim]
Telaş
- TELLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hamamda insanları keseleyip yıkayan erkek
-
[isim]
Hamamda insanları keseleyip yıkayan erkek
- TELHİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özet, özetleme, kısaltma
-
Sadrazamın bir sorunu kendi düşünceleriyle birlikte özet olarak yazıp padişaha sunduğu kâğıt
-
[isim]
Özet, özetleme, kısaltma
- TELARO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İp iskelesi
-
[isim]
İp iskelesi
- ATELYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bakınız atölye
-
[isim]
Bakınız atölye
- PUNTEL
- ...
- TELEME
-
-
[isim]
Teleme peyniri
-
[isim]
Teleme peyniri
- TELEKE
-
-
[isim]
Uzun ve sert kanat telekleri
-
[isim]
Uzun ve sert kanat telekleri
- TELTİK
-
-
[isim]
Yanlış, hata
-
[isim]
Yanlış, hata
- TELSİZ
-
-
[sıfat]
Teli olmayan
-
[sıfat]
Teli olmayan
- HASTEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Daha ziyade gençlerin ve araştırmacıların konaklaması için yapılmış ve belirli kurallara göre yönetilen ucuz tesisler
-
[isim]
Daha ziyade gençlerin ve araştırmacıların konaklaması için yapılmış ve belirli kurallara göre yönetilen ucuz tesisler
- TELLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç
- "Annemin çeyizlik eşyasını hamallarla tellallar çarşısına gönderdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Satışlarda aracılık eden kimse
-
[isim]
Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç
- TELFİN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası, takoz
-
[isim]
Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası, takoz
- TELKİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşılama, aşı
-
[isim]
Aşılama, aşı
- TELCİK
-
-
[isim]
Çok ince tel
-
Köklerin en ince uç bölümleri
-
Erkek organda başçığı taşıyan ince bölüm
-
Sinir veya kas hücrelerinin sitoplazmasında bulunan ince iplikçikler
-
[isim]
Çok ince tel
- TELAFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama, yerine koyma
- "Telafisi kolay olmayan bir zarar."
- "Onun sevimsizliğini bunun cana yakınlığı ile telafi etmenin yolunu bulmuşlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama, yerine koyma