İçinde sık olan 7 harfli 12 kelime var. İçerisinde SIK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sık olan kelimeler listesine ya da Sonu sık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I K S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SIK
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIKILMA
-
-
[isim]
Sıkılma işi
-
Utanma ve çekinme duygusu, hicap
-
[isim]
Sıkılma işi
- SIKILIŞ
-
-
[isim]
Sıkılma durumu veya biçimi
-
[isim]
Sıkılma durumu veya biçimi
- SIKINTI
-
-
[isim]
İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
- "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." (Peyami Safa)
- "İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik." (Aka Gündüz)
- "Bir derdi, bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz." (Nurullah ataç)
-
Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, meşakkat, mihnet
- "Sıkıntı ve ıstırapla sağa sola döndüm." (Aka Gündüz)
-
Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı
- "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bulunmama durumu
- "Bu kış yine, kok kömürü sıkıntısı baş gösterecekmiş." (Haldun Taner)
-
Sorun, problem, mesele
- "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." (Burhan Felek)
-
[isim]
İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
- ASIKLIK
- ...
- SIKIŞIK
-
-
[sıfat]
Sıkışmış bir durumda olan
- "Size bu kadar ücreti niye ödemekteyiz, böyle sıkışık anlarımızda?" (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Sıkışmış bir durumda olan
- SIKIYSA
-
-
kolay sanıyorsa, kendine güveniyorsa, yürekliyse
- "Sıkı bir kemer."
- "İşini sıkı tut."
- "Seniha etrafını bu kadar sıkıya alan bu adamlardan hiç sıkılmıyor mu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sıkıya geldi mi borç etmekten çekinmez, sonra bu borçları ödemek için evinin eşyasını satar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
kolay sanıyorsa, kendine güveniyorsa, yürekliyse
- SIKILIK
-
-
[isim]
Sıkı olma durumu
-
Cimrilik
-
[isim]
Sıkı olma durumu
- SIKINMA
-
-
[isim]
Sıkınmak işi
-
[isim]
Sıkınmak işi
- SIMSIKI
-
-
[sıfat]
Çok sıkı
-
Çok sıkı olarak, sıkı bir biçimde
- "Etrafa dökülüyor bahanesiyle saçlarını sımsıkı bir yemeni ile bağlarlar." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Çok sıkı
- SIKIŞMA
-
-
[isim]
Sıkışmak durumu
- "İçinde garip bir sıkışma, ezilip büzülme duyuyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Sıkışmak durumu
- SIKACAK
-
-
[isim]
Bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan araç
-
Genellikle meyve sıkmak için kullanılan her tür araç
-
[isim]
Bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan araç
- KISIKÇA
-
-
[sıfat]
Biraz kısılmış
- "Halide'yi ararken mutfakta kısıkça sesli, başı yazma yemeni, sırtı örme hırkalı ihtiyarca bir hanımla karşılaştık." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Biraz kısılmış olarak
-
[sıfat]
Biraz kısılmış