İçinde sık olan 6 harfli 11 kelime var. İçerisinde SIK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sık olan kelimeler listesine ya da Sonu sık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I K S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SIK
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIKKIN
-
-
[sıfat]
Çok sıkılmış
-
Sıkıntılı, bungun
-
[sıfat]
Çok sıkılmış
- TIRSIK
- ...
- MARSIK
-
-
[isim]
Yapılırken iyice yakılmadığından duman ve koku vererek yandığı için baş ağrısı yapan odun kömürü
- "Mangalın üstünde bir boru, marsık kokusu dar sokağı doldurmuş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yapılırken iyice yakılmadığından duman ve koku vererek yandığı için baş ağrısı yapan odun kömürü
- TANSIK
-
-
[isim]
İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize
- "Bir gün Oğuz Atay'ın bir tansık gibi edebiyatımızdan geçtiğini kavrayacağız." (Selim İleri)
-
[isim]
İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize
- SIKMAÇ
-
-
[isim]
Kompresör
-
[isim]
Kompresör
- SIKLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırlık, yük
-
Sıkıntı
-
[isim]
Ağırlık, yük
- SARSIK
-
-
[sıfat]
Sarsılmış
-
[sıfat]
Sarsılmış
- SIKICA
-
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- "İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- SIKICI
-
-
[sıfat]
İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden
- "Etrafında her şey ona sıkıcı ve manasız geliyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden
- SIKLIK
-
-
[isim]
Sık olma durumu
-
Sıkça geçme, kullanımı sık olma
-
Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans
-
[isim]
Sık olma durumu
- SIKMAK
-
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- "Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak
- "Limon sıkmak. Üzüm sıkmak."
-
Dar gelmek
- "Belimi sıktı kemer." (Halk türküsü)
-
Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek
- "Yangına su sıkmak."
-
Silahla ateş etmek
- "Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak
- "Çocuğu çok sıkıyorlar."
-
Sıkıntı vermek
- "... ihtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım." (Ömer Seyfettin)
-
Yalan söylemek
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak