İçinde san olan 6 harfli 26 kelime var. İçerisinde SAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında san olan kelimeler listesine ya da Sonu san ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A N S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

NAS, SAN

2 Harfli Kelimeler

AN, AS

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MESANE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İdrar torbası

SANMAK

  1. [nsz] Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek
    • "Sahiden hasta sanıyorlar, tebdilihava tavsiye ediyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Gibi gelmek, farz etmek
    • "Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı." (Peyami Safa)
  3. Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek
    • "Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı." (Atilla İlhan)

SANDIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası
    • "Köhne kitap sandıklarının başında kendi sahiplerinden başka kimseler görünmüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İleride yine ona gönderilmek üzere bir de sandık düzmesine ne mâni vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap
  3. Bir kurumda para alınıp verilen yer
    • "Mal sandığı. Sandık emini."
  4. Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş
    • "Emekli Sandığı."
  5. Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti
  6. Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim
  7. Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu
  8. Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba

SANÇMA

  1. [isim] Sançmak işi

SANDAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (Santalum album)

USANMA

  1. [isim] Usanmak durumu

LİSANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Dille ilgili

USANIŞ
...
SANSÜR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, yayın ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim
  2. Denetleme işini yapan kurul

YEKSAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Düz
  2. Bir, aynı düzeyde, eşit

DOKSAN

  1. [isim] Seksen dokuzdan sonra gelen sayının adı
  2. Bu sayıyı gösteren 90, XC rakamlarının adı
  3. [sıfat] Dokuz kere on, seksen dokuzdan bir artık

SANAYİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, endüstri

EFSANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence
  2. Gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikâye vb
    • "Hamdi'nin hayatına dair uydurulmuş efsanelerden birisi de onun müthiş bir aşk yüzünden bu hâle geldiğidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SANİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir dakikanın altmışta biri olan zaman birimi
    • "Bütün bu hadise hemen bir yirmi saniye içinde olup bitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir derecenin altmışta biri
  3. Fizik ve mekanikte zaman birimi

SANSIZ

  1. [sıfat] Sanı, ünü olmayan

İNSANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İnsanca
    • "Öteden beriden konuşabilirler hatta birbirlerinin hâline insani bir alaka gösterebilirlerdi." (Reşat Nuri Güntekin)

SANTİM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bazı ülkelerde kullanılan para biriminin yüzde birine eşit olan küçük para birimi
  2. Santimetre

NOKSAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Eksik
    • "Eniştem zaten bizim terbiye ve tahsilimizi birçok bakımdan noksan bulurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. [isim] Eksiklik, kusur
    • "O, noksanını bilgi ve akıl ile gidermesini bilir." (Refik Halit Karay)

SANKİM
...
LİSANS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi
    • "Doktora veya lisanslarını hazırladıkları sırada maişet parasını büro ve otel garsonluğu yapmakla çıkarıyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bu öğrenim sonunda elde edilen ve diploma ile belgelendirilen akademik derece
  3. Bir malı yabancı firma adına üretme izni
  4. Bir sporcunun resmî yarışmalara katılabilmesi için spor federasyonunun kendisine verdiği kayıt fişi veya kimlik kartı
  5. Yurda mal sokma veya yurttan mal çıkarma izni
    • "İthal lisansı. İhraç lisansı."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü