İçinde san olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde SAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında san olan kelimeler listesine ya da Sonu san ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAS, SAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SANKİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Farz edelim ki, güya
-
Soru cümlelerinde belirtilen konuya ilgiyi çekmek veya uyarıda bulunmak için kullanılan bir söz
- "Ne olur sanki, sen de gelsen?"
-
Sözüm ona, sözde
- "Hatta görünmez bir delikten biri sanki bakıyor." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Farz edelim ki, güya
- USANÇ
-
-
[isim]
Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal
- "Çehremde usanç alametlerinin arttığını sezen kâhya sustu." (Refik Halit Karay)
- "Efendim, Tanrının günü aynı pilava kaşık sallamaktan usanç getirmişsindir." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Binlerce kahraman, bu yazın usanç veren günlerini de ateşe, ısınmış demire karşı ve kızgın toprak üstünde geçirecekler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal
- İHSAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İyilik etme, iyi davranma
- "Allah bir de kız çocuk ihsan etseydi, bu ismi verecektim." (Refik Halit Karay)
-
Bağışlama, bağışta bulunma
-
Bağışlanan şey, kayra, lütuf, inayet, atıfet
- "Bu paşanın parmaklarını yakan ilk ihsan kesesi oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Karşılık beklemeden yapılan yardım, iyilik
-
[isim]
İyilik etme, iyi davranma
- SANAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık
- "Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi." (Tarık Buğra)
-
Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım
- "Caz ve caz havaları ne yazık ki bizim çok verimli o millî halk sanatımızı da baltaladı." (Refik Halit Karay)
-
Bir şey yapmada gösterilen ustalık
- "Konuşma sanatı."
-
Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü
- "Askerlik sanatı."
-
Zanaat
-
[isim]
Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık
- LİSAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dil (I)
- "Mektup uzun değildi, biraz da ticari bir lisanla yazılmıştı." (Peyami Safa)
- "Ağaç lisana gelerek..."
-
[isim]
Dil (I)
- ESANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bitkilerden türlü yollarla çıkarılan veya kimyasal yöntemlerle yapılan, kokulu ve uçucu sıvı
- "İçlerinden biri, galiba esmerleri, bir esans sürmüştü." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bitkilerden türlü yollarla çıkarılan veya kimyasal yöntemlerle yapılan, kokulu ve uçucu sıvı
- SANMA
-
-
[isim]
Sanmak işi
-
[isim]
Sanmak işi
- NİSAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, dördüncü ayı, april
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, dördüncü ayı, april
- SANCI
-
-
[isim]
İç organlarda batar veya saplanır gibi duyulan, nöbetlerle azalıp çoğalan ağrı
- "Ani bir diş ağrısı gibi, manevi bir sancı ruhumu burmaya başladı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "İlk kum sancısının nasıl tuttuğunu nakledecekmiş." (Sermet Muhtar Alus)
-
Sıkıntı
-
[isim]
İç organlarda batar veya saplanır gibi duyulan, nöbetlerle azalıp çoğalan ağrı
- SANAL
-
-
[sıfat]
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî
-
Negatif bir sayı üzerinde alınan ve ikinci kuvvetten bir kök taşıyan cebirsel anlatım
-
[sıfat]
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî
- AKSAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- "Sade, akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk'ten ayırt edemezsiniz." (Haldun Taner)
-
Vurgu
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- İNSAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
- "Yine yeşil yosunlu, insan ayağı değmemiş gibi yokuşlar var ağaçlı..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kişi, şahıs, âdemoğlu, âdem evladı
- "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
-
[isim]
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
- SANIŞ
- ...
- SANEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Put
-
Çok güzel kadın
-
[isim]
Put
- SANGI
-
-
[sıfat]
Sersemleşmiş, şaşkınlaşmış olan, sözü kolayca anlamayan
-
[sıfat]
Sersemleşmiş, şaşkınlaşmış olan, sözü kolayca anlamayan
- SANRI
-
-
[isim]
Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, birsam, halüsinasyon
- "Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, birsam, halüsinasyon
- SANIK
-
-
[sıfat]
Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş (kimse), maznun
-
[sıfat]
Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş (kimse), maznun
- SANLI
-
-
[sıfat]
Sanı olan, ünlü
- "Adlı sanlı bir adam."
-
[sıfat]
Sanı olan, ünlü