İçinde salı olan 38 kelime var. İçerisinde SALI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında salı olan kelimeler listesine ya da Sonu salı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
SALINABİLMEK, SALIVERİLMEK
MANİSALILIK, SALINABİLME, SALINCAKSIZ, SALIVERİLME
BURSALILIK, BURUNSALIK, SALINCAKÇI, SALINCAKLI, SALIPAZARI, SALIVERMEK
DEVASALIK, KARAİSALI, LOHUSALIK, MASALIMSI, SALINTILI, SALIVERME
FRANSALI, MANİSALI, SALINCAK, SALINMAK
BURSALI, KASALIK, KISALIK, KISALIŞ, SALINIM, SALINIŞ, SALINMA, SALINTI, TAKSALI
KASALI, MASALI, POSALI, TASALI, YASALI
SALIK
SALI
A I L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ASIL, ASLI, SALI, SILA
3 Harfli Kelimeler
ASI, SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, IS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALINABİLMEK
- ...
- SALIVERİLMEK
-
-
[nsz]
Salıverme işine konu olmak
-
[nsz]
Salıverme işine konu olmak
- SALINCAKSIZ
-
-
[sıfat]
Salıncağı olmayan
- "Bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Salıncağı olmayan
- MANİSALILIK
- ...
- SALIVERİLME
-
-
[isim]
Salıverilmek işi
-
[isim]
Salıverilmek işi
- SALINABİLME
- ...
- SALINCAKÇI
-
-
[isim]
Eğlence yerlerinde salıncak çalıştıran kimse
- "Salıncakçının oğlu herkese göz kulak oluyordu." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Eğlence yerlerinde salıncak çalıştıran kimse
- BURSALILIK
- ...
- BURUNSALIK
-
-
[isim]
Burunsak
-
[isim]
Burunsak
- SALINCAKLI
-
-
[sıfat]
Salıncak gibi sallanmaya yarar biçimde olan, salıncağı olan
- "Salıncaklı koltuk."
- "Salıncaklı çocuk bahçesi."
-
[sıfat]
Salıncak gibi sallanmaya yarar biçimde olan, salıncağı olan
- SALIVERMEK
-
-
[-i]
Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak
- "Nadide Hanım, yemekten sonra torunlarını bahçeye salıvermiş, kendisi büyüklerle beraber sofra başında kalmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak
- SALIPAZARI
- ...
- DEVASALIK
- ...
- SALINTILI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir etkiyle sarsılabilen, sallanabilen
- "Salıntılı bir ev."
-
Yürüyüşünde iki yana salınan
-
[sıfat]
Herhangi bir etkiyle sarsılabilen, sallanabilen
- KARAİSALI
- ...
- SALIVERME
-
-
[isim]
Salıvermek işi
-
[isim]
Salıvermek işi
- LOHUSALIK
-
-
[isim]
Lohusa olma durumu
-
Doğumdan sonraki yedi veya kırk günlük dönem
-
[isim]
Lohusa olma durumu
- MASALIMSI
-
-
[sıfat]
Masalsı
-
[sıfat]
Masalsı
- SALINMAK
-
-
[nsz]
Yürürken uyumlu hareketlerle hafifçe bir yandan bir yana eğilmek
- "Vücudu o kadar narindi ki hafif rüzgârlarla sallanan salkım söğütler gibi oradan oraya salınıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Salma işine konu olmak
- "İlaçlar yazıldı. Eczaneye adam salındı. Hekime kahve pişti, getirildi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Yürürken uyumlu hareketlerle hafifçe bir yandan bir yana eğilmek
- SALINCAK
-
-
[isim]
İki ucundan iki iple veya zincirle yüksek bir yere asılan ve üzerine oturulup sallanılan eğlence aracı
- "Salıncağa annesi binmedi, o bindi yalnız." (Tarık Dursun K)
-
Küçük çocukları uyutmak için beşik yerine kullanılan ve karşılıklı iki yere iple bağlı bulunan asılı yatak
-
[isim]
İki ucundan iki iple veya zincirle yüksek bir yere asılan ve üzerine oturulup sallanılan eğlence aracı