İçinde s olan 4 harfli 332 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ESNA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işin yapıldığı an, sıra
    • "Ben de o esnada onun söyleyemediği tarafları zihnimden tamamlıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)

SEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
    • "Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin derdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Şöyle bir iki parça, sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel, sefana bak." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Uzun yıllar cefasını çektiği Yokuş'un sefasını sürecekti artık." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Eğlence, zevk, neşe
    • "Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SEVK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gönderme, götürme
    • "Sevk gününü, raporun ismini, uğrayacağı limanları yazdım." (Refik Halit Karay)
    • "Bayanı emekliye sevk ederek kendisinin evleneceğini söyledi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Sürükleme, itme
    • "Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir." (Halide Edip Adıvar)

SMAÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II)
  2. Basketbolda yakın mesafeden topu sertçe sepete geçirme

ASYA
...
RAKS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir tür dans
    • "Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Bu küçücük yaramaz, koşar gibi, sıçrar gibi, herkes eğlenir gibi ayaklarını çarparak memnun, güle güle raks ediyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Salınım

SUNU

  1. [isim] Sunulan şey
    • "İlk Çağın insanları sunu niyetine öd ağacı gibi, günlük gibi güzel koku saçan bitkiler yakarlardı." (Azra Erhat)
  2. Ön söz, takdim
  3. Piyasaya mal çıkartma, arz

SADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
    • "İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Şeker katılmamış (kahve)
    • "Sade kahve."
  3. [zarf] (sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece
    • "Hem düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)
    • "Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir." (Yahya Kemal Beyatlı)

SAKE

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Pirinçten yapılan bir tür Japon rakısı

LAOS
...
OKSU
...
STAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi
    • "Kız stajını bitirince kasabada bir diş muayenehanesi açacaktı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir kimsenin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir veya birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem

FAKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belgegeçer

ASİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özelliğinde olan ve birleşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli birleşik, hamız

SERA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)

ISKA

  1. [isim] Üzerinde durmama, önem vermeme
    • "Bu kadar güzel, bu kadar büyük bir şehir nasıl ıska geçilir diye içerliyordum." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Boşa çıkarma, rast getirememe
    • "Güzel bir orta ile gole mal olan bir ıskayı ayırt edemez." (Haldun Taner)
    • "Bedenleriyle ilgili gerçekleri ıska geçerler." (Salâh Birsel)
  3. Hedefi tutturamama, amaca ulaşamama

SELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yayvan, genişçe sepet

SEKİ

  1. [isim] Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
  2. Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
  3. Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça
  4. Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras

BÜST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Vücudun, omuzlarla birlikte göğüsten yukarı bölümü
    • "Vücudundaki oransızlık, nereden geliyor; büstü, bacaklarından daha mı uzun?" (Atilla İlhan)
  2. Heykelcilikte başı, göğsü, bazen de omuzları içine alan sanat ürünü
    • "Atatürk büstü."

SORU

  1. [isim] Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual
    • "Minicik ellerini uzatarak bu taş nedir, diyen sorusu hâlâ hatırımızda!" (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Bir öğrenciye sınavda yöneltilen söz veya yazı, sual

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü