İçinde s olan 4 harfli 332 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BESİ

  1. [isim] Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi
  2. Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler

RİSK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Zarara uğrama tehlikesi, riziko

SEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gök, gökyüzü, felek
    • "Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi." (Hüseyin Cahit Yalçın)

ISKA

  1. [isim] Üzerinde durmama, önem vermeme
    • "Bu kadar güzel, bu kadar büyük bir şehir nasıl ıska geçilir diye içerliyordum." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Boşa çıkarma, rast getirememe
    • "Güzel bir orta ile gole mal olan bir ıskayı ayırt edemez." (Haldun Taner)
    • "Bedenleriyle ilgili gerçekleri ıska geçerler." (Salâh Birsel)
  3. Hedefi tutturamama, amaca ulaşamama

KESE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba
    • "Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse avuçlarını açarlar." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bunda benim keseme bir girecek yok ki sana yalan söyleyeyim." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Böylece Tecirlilerin yanına varan bir hoca, kesesini pek çok doldururmuş." (Salâh Birsel)
  2. [sıfat] Bu küçük torba miktarında olan
    • "Üç kese tütün."
  3. Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap
    • "Kur'an kesesi."
  4. Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez
  5. Bir kimsenin mal varlığı
    • "Bu sadeleşme vücut ve keseye daha elverişli idi." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Organizmanın bazı boşlukları
  7. Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik
  8. Beş yüz kuruşluk para birimi

SAÇI

  1. [isim] Gelinin başından aşağı saçılan çiçek, şeker, arpa, para vb. şeyler
  2. Düğün armağanı

SÜİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Aynı tonda yazılmış şarkı biçimindeki dans müziği
  2. Otellerde değişik amaçlar için kullanılmak üzere donatılmış ve birden çok odaya sahip olan özel bölüm

SELA
...
BÜST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Vücudun, omuzlarla birlikte göğüsten yukarı bölümü
    • "Vücudundaki oransızlık, nereden geliyor; büstü, bacaklarından daha mı uzun?" (Atilla İlhan)
  2. Heykelcilikte başı, göğsü, bazen de omuzları içine alan sanat ürünü
    • "Atatürk büstü."

NİSA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadın

SIRT

  1. [isim] Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm
    • "Arabacı katırın sırtına binmiş." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Anladım ki hayat savaşının birinci büyük dönümünde Ayşe'nin sırtı yere gelmişti." (Halide Edip Adıvar)
    • "Pardösüyü sırtıma geçirdim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Çelişki içinde konuşur ve sırtında yumurta küfesi olmadığından dün ak dediğine bugün rahatlıkla kara diyebilir." (Haldun Taner)
  2. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı
    • "Batı âlemi Türkiye'den vazgeçemez, bizi yalnız bırakamaz, askerî ihtiyaçlarımıza sırt çeviremez..." (Talât Halman)
    • "Sırtına bir şey almadan sokağa fırladı."
  3. Kesici araçların kesmeyen kenarı
    • "Bıçağın sırtı."
  4. Dağların veya tepelerin üst bölümü
    • "Beşiktaş sırtları pırıl pırıl, aradaki boğaz parçası masmaviydi." (Orhan Veli Kanık)
  5. İnsanın üstü
    • "Ona ikinci rastlayışımda sırtında bir pardösü vardı." (Haldun Taner)
  6. Bir şeyin üstü, üst bölümü
  7. Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm

SPOT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Herhangi bir aynalı alet ile ekran üzerinde oluşturulan görüntü
  2. Toptancıdan bir malı çok miktarda veresiye aldıktan sonra piyasada değerinden daha aşağıya peşin olarak satma
  3. Dar bir alana çok güçlü ışık yöneltebilen stüdyo lambası, ışıntı lambası, reklam ışıntısı
    • "İkinci bir spot yanmıştı şimdi, sahneyi şöyle bir tarayıp üst kısımları aydınlattı." (Nazlı Eray)

TEST

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir kimsenin, bir topluluğun doğal veya sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama
  2. Doğru cevabın seçenekler arasından bulunmasına dayanan bir sınav türü
    • "O gün üniversite test sınavında kazanamadığını öğrenmiştir." (Haldun Taner)
  3. Biyolojik bir işlevi veya değişmez bir niteliği incelenen bireyin tepkisini, örnek olarak alınan normal bireyinkiyle karşılaştırarak ölçmeye ve değerlendirmeye yarayan yoklama
    • "Bilimsel testler karganın attan daha zeki olduğunu saptayalı hanidir." (Haldun Taner)
  4. Bir hastalığın varlığını ve niteliğini anlamak için yapılan laboratuvar araştırması

SERA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, ser (II)

STAR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Sinema, tiyatro veya müzikhol sanatçısı, yıldız

İĞSİ
...
EKSİ

  1. [isim] Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
  2. [sıfat] Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı
  3. Eksiklik
    • "Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza." (Nezihe Meriç)

SONE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, on dört dizeli bir Batı şiir türü

İRİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Saydam tabaka ile göz merceği arasında bulunan, ince, kasılabilen bir zardan oluşan, gözün renkli bölümü

SUMO
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü