İçinde s olan 4 harfli 332 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MESH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi elle sıvazlama
    • "Kavuklarını kaldırıp usturayla tıraş edilmiş başlarını mesh ederlerdi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Abdest alırken ıslak eli başa ve meste sürme

SARA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, epilepsi, tutarak, tutarık, tutarga, yilbik

ASLI
...
ASUR
...
ASYA
...
SIZI

  1. [isim] Hafif ve ince ağrı
    • "Eli yarama dokunur dokunmaz bütün sızılarım birden diniverecek." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Ruhsal acı, ıstırap
    • "Depremlerin acısını sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

BEİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Engel, uymazlık
    • "Seyyit Ali, Yani'ye planlarını üstünkörü anlatmakta beis görmedi." (Ömer Seyfettin)
  2. Kötülük, zarar

SÖKE
...
SELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yayvan, genişçe sepet

HOST
...
DERS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi
    • "Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Metin'in bu dersi asma teklifi hiç hoşuma gitmedi doğrusu." (Adalet Ağaoğlu)
    • "Bu seneki tecrübe aynı zamanda bir de ders oldu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "İyi konuşurdu, ders vermek sanatını bilirdi."
  2. Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre
    • "Dersin bitmesine beş dakika var."
    • "Yapılacak şey gördüğümüz vakalardan ders almaya çalışmaktır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İnek Şaban güzel ders çalışırdı boş sınıfta." (Rıfat Ilgaz)
    • "Evvela kendi kendisini cezalandırdı, sonra kendisi gibi yaşamak istemeyenlere ders verdi." (Peyami Safa)
  3. Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
    • "Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu." (Necati Cumalı)
  4. Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
    • "En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?" (Haldun Taner)

SASI

  1. [sıfat] Küf ve çürük gibi kokan
  2. Kokuşmuş
  3. Tatsız

ESKİ

  1. [sıfat] Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı
    • "Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" (Nurullah ataç)
    • "O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı." (Tarık Buğra)
    • "Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı." (Kemal Tahir)
    • "Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor." (Necati Cumalı)
  2. Önceki, sabık
    • "Anlatışına bakılırsa eski kâtibe, şimdi fevkalade şık giyiniyormuş." (Haldun Taner)
  3. Geçerli olmayan
    • "Bugün mekteplerimiz artık o eski mektepler değildir." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan
  5. Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan
    • "Eski öğretmen."
  6. [isim] Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey
    • "Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  7. [isim] Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz
    • "Mebus eskisi. Müdür eskisi."

KAOS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu
  2. Kargaşa

SKİF

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı

AKSU

  1. [isim] Katarakt

KOSA

Kelime Kökeni : Rusça

  1. [isim] Bir çeşit uzun saplı orak

HIRS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
    • "Para hırsı. Şöhret hırsı."
    • "İmar olanağı vurgunları, sayıları artan vurgunculara hırs bastırıyor." (Aydın Boysan)
    • "Ben kısa yazamıyorum öykülerimi diye hırsımdan çatlıyorum." (Nezihe Meriç)
  2. Öfke, kızgınlık
    • "Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)

SÜLF

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Kükürt

BÜST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Vücudun, omuzlarla birlikte göğüsten yukarı bölümü
    • "Vücudundaki oransızlık, nereden geliyor; büstü, bacaklarından daha mı uzun?" (Atilla İlhan)
  2. Heykelcilikte başı, göğsü, bazen de omuzları içine alan sanat ürünü
    • "Atatürk büstü."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü