İçinde m olan 6 harfli 1837 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALÜMİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Suda çözünmeyen, 2050 °C'de eriyen, beyaz bir toz olan alüminyum oksit (Al2O3)
-
[isim]
Suda çözünmeyen, 2050 °C'de eriyen, beyaz bir toz olan alüminyum oksit (Al2O3)
- KOKMAK
-
-
[nsz]
Koku çıkarmak
- "Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak
- "Bu et kokmuş."
-
Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek
- "Ortalık savaş kokuyordu."
-
[-i]
Koklamak
-
[nsz]
Koku çıkarmak
- MASTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fiilin -mak / -mek veya -ma / -me ekleri alan ve ad gibi kullanılan biçimi, eylemlik: al-mak, üşü-mek, gör-me, bul-ma vb
-
[isim]
Fiilin -mak / -mek veya -ma / -me ekleri alan ve ad gibi kullanılan biçimi, eylemlik: al-mak, üşü-mek, gör-me, bul-ma vb
- MAZLUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Zulüm görmüş, kendisine zulmedilmiş
- "Millî Mücadele, mazlum bir milletin kaynayan benliğinden taşmıştır." (Aka Gündüz)
-
Haksızlığa uğramış
-
Sessiz ve uysal, boynu bükük
-
[sıfat]
Zulüm görmüş, kendisine zulmedilmiş
- MEALEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Anlam olarak, anlamca
-
[zarf]
Anlam olarak, anlamca
- MONOKL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tek gözde kaş ile yanak arasına sıkıştırılan, çerçevesiz ve tek camlı gözlük
-
[isim]
Tek gözde kaş ile yanak arasına sıkıştırılan, çerçevesiz ve tek camlı gözlük
- MÜZECİ
-
-
[isim]
Müze kuran veya müzede çalışan kimse
- "Müzeci Hamit Bey."
-
[isim]
Müze kuran veya müzede çalışan kimse
- REMİKS
- ...
- AKLAMA
-
-
[isim]
Aklamak işi, ibra
-
[isim]
Aklamak işi, ibra
- EKŞİME
-
-
[isim]
Ekşimek işi
-
[isim]
Ekşimek işi
- ISIDAM
-
-
[isim]
Hamam
-
[isim]
Hamam
- KARMAK
-
-
[-i]
Karıştırmak, birbirine katmak
-
[nsz]
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
- "Yapı için harç karmak. Boya karmak."
-
[-i]
Karıştırmak, birbirine katmak
- MAHCUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hacizli
-
[sıfat]
Hacizli
- MAYOCU
-
-
[isim]
Mayo diken veya satan kimse
-
[isim]
Mayo diken veya satan kimse
- OKUNMA
-
-
[isim]
Okunmak işi
- "Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Okunmak işi
- SOLUMA
-
-
[isim]
Solumak işi
-
[isim]
Solumak işi
- ÇİZMEK
-
-
[-i]
Çizgi çekmek
-
Resmini yapmak, resmetmek
- "Ben sizi yazar olarak değil, insan olarak çizmek istiyorum." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Çizgiler hâlinde belirtmek, desenini yapmak
- "Bir gün yine onlara görünmeden krokiler çiziyordum." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Çizgi biçiminde yaralamak
- "İğne elimi çizdi."
-
[nsz]
Geçersiz kılmak için üzerine çizgi çekmek
- "Şu iki kelime gereksizdir, çiziniz."
-
Kişiyle ilgiyi kesmek, bağı koparmak
-
[-i]
Çizgi çekmek
- DAMALI
-
-
[sıfat]
Üstünde kareler bulunan
- "Damalı bir eteklik, açık mavi kapalı bir yün kazak giymişti." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Üstünde kareler bulunan
- DÜŞLEM
-
-
[isim]
Düş yoluyla beliren görüntü
- "Öykümde, düşlemi uç noktasına vardırıp, bir öykü kişisinden söz etmiştim." (Selim İleri)
-
[isim]
Düş yoluyla beliren görüntü
- GEÇMİŞ
-
-
[sıfat]
Geçme işini yapmış
- "Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Zaman bakımından geride kalmış
- "Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Çürümeye yüz tutmuş
-
[isim]
Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi
- "Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Arkada kalan hayat, mazi
- "Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları
- "Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Geçme işini yapmış