İçinde kırma olan 17 kelime var. İçerisinde KIRMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kırma olan kelimeler listesine ya da Sonu kırma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KIRMACILIK
ÇIMKIRMAK, FIŞKIRMAK, HAYKIRMAK, HIÇKIRMAK, PAVKIRMAK
ÇIMKIRMA, FIŞKIRMA, HAYKIRMA, HIÇKIRMA, KIRMALIK, KIRMASIZ, PAVKIRMA
KIRMACI, KIRMALI
KIRMAK
KIRMA
A I K M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
IRMAK, KIRMA, RAKIM
4 Harfli Kelimeler
AKIM, ARIK, IRAK, KARI, MARK, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAM, KAR, KIR, RAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AR, IR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIRMACILIK
-
-
[isim]
Kırmacı olma durumu
-
[isim]
Kırmacı olma durumu
- FIŞKIRMAK
-
-
[-den]
Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak
- "Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır." (Salâh Birsel)
-
Bitkiler toplu hâlde, gür olarak yetişmek
- "Kaldırım taşları arasından fışkırmış otların bütün sokağı bürüyeceği muhakkak!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bir şey bir yerde bol bol görülmek
- "Ölümsüzlerden fışkıran ışık, karanlıkları bir anda dağıttı." (Cemil Meriç)
-
[-den]
Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak
- PAVKIRMAK
-
-
[nsz]
Tilki veya çakal ulumak
- "Tok bir çakal toprakta debelenmekte, arada ince ve bembeyaz dişleriyle aya doğru pavkırmaktaydı." (Orhan Kemal)
-
Ateş, alev alev yanmak
-
Alev, bir yere doğru yönelmek
-
Çok öfkelenmek
-
[nsz]
Tilki veya çakal ulumak
- HIÇKIRMAK
-
-
[nsz]
Boğazdan hıçkırık sesi çıkarmak
-
İçini çekerek ağlamak
-
[nsz]
Boğazdan hıçkırık sesi çıkarmak
- ÇIMKIRMAK
-
-
[nsz]
Kuş, pislemek
-
[nsz]
Kuş, pislemek
- HAYKIRMAK
-
-
[nsz]
Telaş, şikâyet vb. sebeplerle yüksek sesle bağırmak
- "Bana katil diye haykıracak zannettiğim çehrenin parlaklığına aynada bakamadım." (Halide Edip Adıvar)
-
Çağırmak, seslenmek
- "Kahkahayla karışık bir sesle merdivenden aşağı haykırdım." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bir durum veya nitelik çok belirgin olarak görünmek
-
[nsz]
Telaş, şikâyet vb. sebeplerle yüksek sesle bağırmak
- ÇIMKIRMA
-
-
[isim]
Çımkırmak işi
-
[isim]
Çımkırmak işi
- KIRMALIK
-
-
[isim]
Melezlik
-
[isim]
Melezlik
- HAYKIRMA
-
-
[isim]
Haykırmak işi
- "Hâlsiz hâlsiz bağırdı, fazla haykırmaya nefesi yetmiyordu." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Haykırmak işi
- HIÇKIRMA
-
-
[isim]
Hıçkırmak işi
- "Elleriyle yüreğini bastırarak hıçkırmaya başladı." (Orhan Hançerlioğlu)
-
[isim]
Hıçkırmak işi
- PAVKIRMA
-
-
[isim]
Pavkırmak işi veya durumu
-
[isim]
Pavkırmak işi veya durumu
- KIRMASIZ
-
-
[sıfat]
Kırması bulunmayan
-
[sıfat]
Kırması bulunmayan
- FIŞKIRMA
-
-
[isim]
Fışkırmak işi
-
Güneş yüzeyinden uzaya sıcak gaz kütlelerinin fırlaması
-
[isim]
Fışkırmak işi
- KIRMACI
-
-
[isim]
Giysilere pili yapan kimse
-
Basılmış formaları katlayan kimse
-
Kırılmış tahıl satıcısı
-
Değirmen işleten kimse, değirmenci
-
[isim]
Giysilere pili yapan kimse
- KIRMALI
-
-
[sıfat]
Üstünde kırmaları bulunan (giysi), pilili
-
[sıfat]
Üstünde kırmaları bulunan (giysi), pilili
- KIRMAK
-
-
[-i]
Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak
- "Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- "Kaşla göz arasında ellerine geçirdiklerini kırıp dökmeye koyulmuşlardı." (Atilla İlhan)
- "Pakize'nin kırıp geçirdiği bir şeyi görmekten hasıl olacak tesiri temaşaya gelen çocuklara..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
- "Düğüne kimlerin çağrıldığı anlaşılmaz, ne hediye gönderileceği de belli olmaz. Olmaz ama hepsi çağrılmıştır, hepsi de kırıp sarar, birer hediye alır yollar." (Memduh Şevket Esendal)
-
İri parçalara ayırmak
- "Adamın her akşam yarım kiloyu devirdikten sonra ortalığı kırıp geçirmesinden perişan oluyorlar." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Belirli bir biçimde katlamak
- "Forma kırmak."
- "Hoşsohbet, şakacı bir insan olduğu için Kâzım Bey'le kaynatasını kahkahadan kırıp geçirir." (Salâh Birsel)
-
Öldürmek, yok olmasına neden olmak
- "Bu yıl soğuk hayvanları kırdı."
- "Bir İspanyol şarkıcı var. Beyoğlu'nu kırıp geçiriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
- "Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu." (Haldun Taner)
-
Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
- "Sizin hatırınızı kırmamak için işte gelip misafir oluyorum; fakat bu yaşımda misafirle uğraşacak hâlim yok." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
-
Vücut kemiklerinden birini parçalamak
- "Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Tahılı iri ve kaba öğütmek
-
[-e]
Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek
- "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Daha iyi bir sonuç elde etmek
- "Tam en az elli bin satıp rekor kıracak." (Aka Gündüz)
-
Yok etmek
- "Direncini kırmak. Hevesini kırmak."
-
Gücünü, etkisini azaltmak
- "Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış." (Burhan Felek)
-
Kaçmak, uzaklaşmak
-
[nsz]
Değerinden düşük fiyata almak
- "Bono kırmak. Çek kırmak."
-
[-i]
Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak
- KIRMA
-
-
[isim]
Kırmak işi
-
Kumaşın katlanmasıyla yapılan giysi süsü, pili
-
Kırılmış veya dövülmüş tahıl
- "Buğday kırması."
-
Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
-
[sıfat]
Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
- "Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Melez
- "Arap kırması bir at."
-
[sıfat]
Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
-
[isim]
Kırmak işi