İçinde kül olan 8 harfli 30 kelime var. İçerisinde KÜL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kül olan kelimeler listesine ya da Sonu kül ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

K L Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KÜL, LÜK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÜLBASTI

  1. [isim] Közde veya ızgarada pişirilen kemiksiz et
    • "Biraz et suyu ile iki parça külbastı yiyebildim." (Aka Gündüz)

ESKÜLABİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Üstü kapalı
    • "Babama yazdığın mektupta eskülabi bir cümle ile geçiştirmişsin. Demek iş yok." (Sabahattin Eyuboğlu)

KÜLDÖKEN

  1. [isim] Kadın, eş

KÜLLENİŞ

  1. [isim] Küllenme işi veya biçimi

MİNÜSKÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Küçük harf

SÖKÜLMEK

  1. [nsz] Sökme işine konu olmak
    • "Duvardaki bir pencerenin sökülüp alınamayacak kadar kuvvetle yerleştirilmiş demir parmaklıkları." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [-i] Parayı istemeyerek vermek, harcamak

KÜLLİYAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yazarın bütün eserlerini içeren dizi
    • "Başlıca şair ve nasirleri tamamıyla öğrenmek için külliyat okumak merakına düştüm." (Yahya Kemal Beyatlı)

DÖKÜLGEN

  1. [isim] Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde daha çok şıralık olarak üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli bir tür üzüm

KÜLLEMEK

  1. [-i] Genellikle ateşin üzerini külle örtmek
  2. Bir acıyı, bir sıkıntıyı unutturmak

KÜLFETLİ

  1. [sıfat] Sıkıcı, zor, yorucu, özen isteyen
  2. Büyük masraf gerektiren
    • "Gece sokağa çıkmaktan korktuğum için değil, bizim tarafta sokağa çıkmak külfetli oluyor da ondan." (Burhan Felek)

OKÜLTİZM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gizlicilik

KÜLAHSIZ

  1. [sıfat] Külahı olmayan

PÜSKÜLLÜ

  1. [sıfat] Püskülü olan, püskül takılmış olan
    • "Bu püsküllü şapka, boyunu biraz daha uzatmış." (Memduh Şevket Esendal)

MAJÜSKÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Büyük harf

PARTİKÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Parçacık

KÜLLİYEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Bütünüyle, tamamıyla, tamamen

TEŞEKKÜL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belli bir varlık ve biçim kazanma
  2. Kurulma
    • "Kuvayımilliye teşekkül edinceye kadar şehri beklediler." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Örgüt
    • "Burada sözü geçen bu üç teşekkül hakkında bir açıklama yapmak isterim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KÜLTÜREL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Kültüre ilişkin, kültürle ilgili

TEVEKKÜL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah'a bırakma
    • "Bu tevekküle karışan bir memnuniyetsizliğin ifadesiydi." (Peyami Safa)

DÖKÜLMEK

  1. [nsz] Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
    • "Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kumaş dökümlü olmak
  3. Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak
  4. [-e] Düşmek
    • "Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik." (Zeyyat Selimoğlu)
  5. Çıkmak, ortaya konulmak
    • "Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. Kaplamak, yayılmak
    • "Duvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor." (Memduh Şevket Esendal)
  7. [-e] Salınmak, serbest bırakılmak
    • "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
  8. [-e] Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek
    • "Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
  9. Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek
    • "Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  10. Çok yorgun, hasta olmak
    • "Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler." (Tarık Buğra)
  11. Akarsular, göl veya denize akmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü