İçinde kul olan 9 harfli 22 kelime var. İçerisinde KUL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kul olan kelimeler listesine ya da Sonu kul ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KULUNLAMA
-
-
[isim]
Kulunlamak işi
-
[isim]
Kulunlamak işi
- KULLANMAK
-
-
[-i]
Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
- "Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak
- "Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız." (Halide Edip Adıvar)
-
İşletmek, değerlendirmek
- "Parasını ticarette kullanmak."
-
[nsz]
Giymek, takmak
- "Hiç yağmurluk kullanmazdı."
-
[nsz]
Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek
-
[nsz]
Kelimeyi yazmak, söylemek
- "Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Harcamak, sarf etmek
- "Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı." (Peyami Safa)
-
Amacına ulaşmak için birinden veya bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek
- "Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar!" (Atilla İlhan)
-
Araç veya aleti işletmek, yönetmek
- "Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir." (Burhan Felek)
-
[-i]
Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
- ŞAKULLEME
-
-
[isim]
Şakullemek işi
-
[isim]
Şakullemek işi
- KULLANICI
- ...
- OKULLULUK
- ...
- UYKULULUK
- ...
- CANKULAĞI
-
-
[isim]
Çok yakın dost, sırdaş
- "Derdimizi dökecek bir dert ortağı, şikâyetimizi dinleyecek bir cankulağı bulunsun." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Atölyede duyduğum kelimeleri, cümleleri cankulağı ile dinliyor, bunları aynen Fransızlar gibi kullanmak için can atıyordum." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Çok yakın dost, sırdaş
- KULAKTOZU
-
-
[isim]
Kulak memesi
-
[isim]
Kulak memesi
- UTKULULUK
- ...
- KULLAŞMAK
-
-
[nsz]
Kul durumuna gelmek
-
[nsz]
Kul durumuna gelmek
- FİLKULAĞI
-
-
[isim]
Yılan yastığıgillerden ana yurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi (Caladium)
-
Pazarlarda satılan bir tür sünger
-
[isim]
Yılan yastığıgillerden ana yurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi (Caladium)
- KOKULANMA
-
-
[isim]
Kokulanmak işi
-
[isim]
Kokulanmak işi
- KATAKULLİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yalan dolan, oyun, tuzak, düzen
- "Dün geceki arkadaşın tahmini gibi meçhul adam geldi, kız onu birkaç katakulli ile kandırdı." (Aka Gündüz)
- "Her seferki gelişinde bu katakulliyi okursun fakat sözün ardı hep boşa çıkar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bunca yıllık arkadaşız; hiç değilse bana katakulli yapma!" (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Yalan dolan, oyun, tuzak, düzen
- AYIKULAĞI
-
-
[isim]
Çuha çiçeğinin bir türü (Primula auricula)
-
[isim]
Çuha çiçeğinin bir türü (Primula auricula)
- KABAKULAK
-
-
[isim]
Tükürük bezlerinin, özellikle kulak altı bezlerinin iltihaplanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık, kabaşiş
- "Kabakulak hastalığı."
- "Ahmet kabakulak oldu, üç hafta evden dışarıya çıkamadı."
-
[isim]
Tükürük bezlerinin, özellikle kulak altı bezlerinin iltihaplanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık, kabaşiş
- OKULLAŞMA
-
-
[isim]
Okullaşmak durumu
- "İlimizde okullaşma oranı çok yükseldi."
-
[isim]
Okullaşmak durumu
- KULAÇLAMA
-
-
[isim]
Kulaçlamak işi
-
[isim]
Kulaçlamak işi
- EKŞİKULAK
-
-
[isim]
Kuzukulağı
-
[isim]
Kuzukulağı
- BURKULMAK
-
-
[nsz]
Burkma işine konu olmak
-
Üzüntü duymak
- "Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki millî şuur eksikliğinden gelmesin?" (Orhan Seyfi Orhon)
-
Kol, parmak vb. birdenbire kendi eklemi üzerinde dönmek, bir zorlanma sonucunda incinmek
- "Kadınlar korktular, ayaklarında mutfak takunyaları burkularak bahçeye koştular." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Burkma işine konu olmak
- KARAKULAK
-
-
[isim]
Kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan (Caracal melanotis)
-
[isim]
Kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan (Caracal melanotis)