İçinde kin olan 6 harfli 30 kelime var. İçerisinde KİN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kin olan kelimeler listesine ya da Sonu kin ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KİN
2 Harfli Kelimeler
İN, Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BİTKİN
-
-
[sıfat]
Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın
- "Kalbinden vurulmuş gibi kendini cansız, bitkin bir vaziyette koltuğa atmıştı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın
- KESKİN
-
-
[sıfat]
Çok kesici, iyi kesen
- "Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Tiz (ses)
- "Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses." (Peyami Safa)
-
Kırıcı, incitici
- "En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş." (Haldun Taner)
-
Etkili, sert
- "Nihayet güneş doğdu, sis ve duman içinde çölün sabahlarında esen serin ve keskin rüzgârla üşüdük." (Falih Rıfkı Atay)
-
Acı, üzüntü veren
- "Öyle de keskinmiş ki bu kadın, yaptığı tüm kocakarı ilaçları her hastalığı şıp diye kesiyormuş." (Muammer İzgü)
-
Zampara
-
[sıfat]
Çok kesici, iyi kesen
- KİNİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sinizm
-
[isim]
Sinizm
- GEÇKİN
-
-
[sıfat]
İhtiyarlamaya yüz tutmuş, yaşlanmış
- "Cemile geçkin, kısa boylu, tombul, konuşkan bir kızdır." (Necati Cumalı)
-
Geçmiş
- "Sanki otuzunu geçkin kadın o değil!" (Mahmut Yesari)
-
Gereğinden çok olgun veya solmaya başlamış (bitki)
- "Geçkin bir karpuz."
-
[sıfat]
İhtiyarlamaya yüz tutmuş, yaşlanmış
- ÇİSKİN
-
-
[isim]
Çiseleyen yağmur
-
[sıfat]
Çiseleyen yağmurdan hafifçe ıslanmış
-
[isim]
Çiseleyen yağmur
- SEÇKİN
-
-
[sıfat]
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
- "Aralarında yurt çapında ün yapmış bilim adamları vardı, mühendisler vardı, kadın erkek seçkin aydınlar vardı." (Haldun Taner)
-
Bir toplumda gücü ve saygınlığı olan (kişi veya grup)
-
[sıfat]
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
- KİNSİZ
-
-
[sıfat]
Kini olmayan, kin taşımayan
-
[sıfat]
Kini olmayan, kin taşımayan
- EKİNTİ
-
-
[isim]
Ekilen şey
-
[isim]
Ekilen şey
- SMOKİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özel günlerde erkeklerin giydiği önü açık, ceketi genellikle ipek yakalı takım giysi
- "Köylerinde akşamları smokin giyen İngiliz Yahudisi muhtarlık eder." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Özel günlerde erkeklerin giydiği önü açık, ceketi genellikle ipek yakalı takım giysi
- KİNDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kinci, kinli
- "Sert, sivri, kindar bir bakış." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kinci, kinli
- TELKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
- "Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Talkın
-
Bilinç dışı bir sürecin aracılığıyla, kişinin ruhsal veya fizyolojik alanıyla ilgili bir düşüncenin gerçekleştirilmesi
- "İçinden gelen gizli bir telkin altında hareket ediyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
- İKİNDİ
-
-
[isim]
Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi
- "Akhisar'dan trene bindiğim zaman saat ikindi suları idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İkindi ezanı
-
İkindi namazı
- "İkindiyi kıldım."
-
[isim]
Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi
- MİSKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok uyuşuk olan (kimse)
- "Hayran olduğum adamı miskin bir mektep çocuğu gibi yaka paça alıp götürdü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hoş görülemeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen (kimse)
-
Cüzzam hastalığına tutulmuş olan (kimse)
-
Âciz, zavallı
- "Âşık olan miskin olur / Hak yoluna teslim olur" (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Çok uyuşuk olan (kimse)
- İŞKİNE
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Taş balığı
-
[isim]
Taş balığı
- PİŞKİN
-
-
[sıfat]
Gereğince pişmiş
- "Pişkin ekmek."
-
Çabuk pişen, pişeğen, pişek
- "Pişkin nohut."
-
Saygısızca davranarak işini yürüten
- "Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Girgin
- "Vasıf'ı hem arkadaş canlısı bir insan hem de gayet pişkin bir politikacı olarak tanıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan, olgun
- "Onların çoğu şimdi, yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Gereğince pişmiş
- ŞİŞKİN
-
-
[sıfat]
Şişmiş, şişirilmiş
- "Ayağa kalktı, arka ayaklarını geriye itip şişkin adaleleri çekerek ... gerdi." (Peyami Safa)
-
Kabarık, şiş
-
[sıfat]
Şişmiş, şişirilmiş
- TESKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma
- "Ev sahibi erkek beni, kadın da onu teskine uğraşıyordu." (Burhan Felek)
- "Gönlüme teselli kendimde buldum / Sabır ile teskin ettim özümü." (Âşık Veysel)
-
[isim]
Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma
- TERKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazılmış bir şeyi çizerek silme
-
[isim]
Yazılmış bir şeyi çizerek silme
- EKİNLİ
- ...
- DİKİNE
-
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- "Alnı da bir enlemesine, bir dikine kırış kırış oluyordu." (Tarık Buğra)
- "Öyle fazla dikine gitmek iyi değildir hayatta." (Çetin Altan)
-
İnadına
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine