İçinde kin olan 6 harfli 30 kelime var. İçerisinde KİN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kin olan kelimeler listesine ya da Sonu kin ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KİN
2 Harfli Kelimeler
İN, Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİNİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sinizm
-
[isim]
Sinizm
- EKİNTİ
-
-
[isim]
Ekilen şey
-
[isim]
Ekilen şey
- MAKİNE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
- "Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu." (Necati Cumalı)
-
Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması
- "Saatin makinesi. Gramofonun makinesi."
-
Araba, otomobil
-
[isim]
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
- TESKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma
- "Ev sahibi erkek beni, kadın da onu teskine uğraşıyordu." (Burhan Felek)
- "Gönlüme teselli kendimde buldum / Sabır ile teskin ettim özümü." (Âşık Veysel)
-
[isim]
Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma
- ŞİŞKİN
-
-
[sıfat]
Şişmiş, şişirilmiş
- "Ayağa kalktı, arka ayaklarını geriye itip şişkin adaleleri çekerek ... gerdi." (Peyami Safa)
-
Kabarık, şiş
-
[sıfat]
Şişmiş, şişirilmiş
- ÇİRKİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı
- "Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Hoş olmayan, yakışık almayan (davranış veya söz)
- "Bu boş ve çirkin iddiayı bir kere de onun ağzından işitmek istedim." (Ömer Seyfettin)
-
Karanlık, dalavereli, şüpheli
- "Dedikodular artmış, o da bu çirkin işler içinde kalmak istemediğinden çekilmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı
- İKİNDİ
-
-
[isim]
Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi
- "Akhisar'dan trene bindiğim zaman saat ikindi suları idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İkindi ezanı
-
İkindi namazı
- "İkindiyi kıldım."
-
[isim]
Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi
- EKİNCİ
-
-
[isim]
Ekin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi
-
[isim]
Ekin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi
- MAKİNA
-
-
[isim]
Bakınız makine
-
[isim]
Bakınız makine
- ÇİSKİN
-
-
[isim]
Çiseleyen yağmur
-
[sıfat]
Çiseleyen yağmurdan hafifçe ıslanmış
-
[isim]
Çiseleyen yağmur
- SEÇKİN
-
-
[sıfat]
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
- "Aralarında yurt çapında ün yapmış bilim adamları vardı, mühendisler vardı, kadın erkek seçkin aydınlar vardı." (Haldun Taner)
-
Bir toplumda gücü ve saygınlığı olan (kişi veya grup)
-
[sıfat]
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
- TELKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
- "Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Talkın
-
Bilinç dışı bir sürecin aracılığıyla, kişinin ruhsal veya fizyolojik alanıyla ilgili bir düşüncenin gerçekleştirilmesi
- "İçinden gelen gizli bir telkin altında hareket ediyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
- KİNAYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz
- "Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz
- "Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler kuruluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sözün gelişiyle, gerçek anlamların dışında bir kavrama değinme sanatı
-
[isim]
Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz
- YETKİN
-
-
[sıfat]
Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, mükemmel
- "Bizim ülkemizde böyledir: Yetkin çalışmalar görmezden gelinir." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, mükemmel
- KİNSİZ
-
-
[sıfat]
Kini olmayan, kin taşımayan
-
[sıfat]
Kini olmayan, kin taşımayan
- PİŞKİN
-
-
[sıfat]
Gereğince pişmiş
- "Pişkin ekmek."
-
Çabuk pişen, pişeğen, pişek
- "Pişkin nohut."
-
Saygısızca davranarak işini yürüten
- "Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Girgin
- "Vasıf'ı hem arkadaş canlısı bir insan hem de gayet pişkin bir politikacı olarak tanıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan, olgun
- "Onların çoğu şimdi, yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Gereğince pişmiş
- İKİNCİ
-
-
[sıfat]
İki sayısının sıra sıfatı
- "Yanlış tutumu yüzünden ikinci plana düştü."
-
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen
- "Tevfik'in alçak gönüllü, hep ikinci planda kalma olgunluğundaki pişekârlığı Dümbüllü'ye sanatını en iyi değerlendirme olanağını sağlardı." (Haldun Taner)
-
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen
- "Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yeni, bir başka
-
[isim]
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne
- "İhtiyarın iki çocuğundan birini öldürdüler... İkincisini de öldürmeye kalktılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
İki sayısının sıra sıfatı
- TEPKİN
-
-
[sıfat]
Tepkimeye ilişkin, tepkiyen
-
[sıfat]
Tepkimeye ilişkin, tepkiyen
- MİSKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok uyuşuk olan (kimse)
- "Hayran olduğum adamı miskin bir mektep çocuğu gibi yaka paça alıp götürdü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hoş görülemeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen (kimse)
-
Cüzzam hastalığına tutulmuş olan (kimse)
-
Âciz, zavallı
- "Âşık olan miskin olur / Hak yoluna teslim olur" (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Çok uyuşuk olan (kimse)
- TEMKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma
- "Bütün temkin ve vakarını kaybedip konuşanlara sokuldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma