İçinde kant olan 8 harfli 8 kelime var. İçerisinde KANT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kant olan kelimeler listesine ya da Sonu kant ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
KANT, TANK
3 Harfli Kelimeler
ANT, KAN, KAT, TAK, TAN
2 Harfli Kelimeler
AK, AN, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KANTARCI
-
-
[isim]
Kantar yapıp satan kimse
-
Kantarda tartan kimse
-
Çarşıya, pazara getirilen şeyleri tartıp vergisini toplayan görevli
-
[isim]
Kantar yapıp satan kimse
- KANTARMA
-
-
[isim]
Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç
- "Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdi, elinizde esirdir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç
- KANTARLI
-
-
[sıfat]
"Ağır sövgü" anlamına gelen kantarlı küfür, "ağır bir biçimde sövmek" anlamına gelen kantarlıyı savurmak deyimlerinde geçen bir söz
-
[sıfat]
"Ağır sövgü" anlamına gelen kantarlı küfür, "ağır bir biçimde sövmek" anlamına gelen kantarlıyı savurmak deyimlerinde geçen bir söz
- YAKANTOP
- ...
- KANTONİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal bakır sülfürü
-
[isim]
Doğal bakır sülfürü
- KANTARON
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kızılkantarongillerden, hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki (Gentiana lutea)
-
Birleşikgillerden, sarı, mavi, kırmızı çiçekli türleri bulunan otsu bir bitki (Centaurea)
-
[isim]
Kızılkantarongillerden, hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki (Gentiana lutea)
- KANTİNCİ
-
-
[isim]
Kantin işleten kimse
-
[isim]
Kantin işleten kimse
- ÇALKANTI
-
-
[isim]
Deniz ve gölde dalgalanma
-
Çalkanmış şey
- "Yumurta çalkantısı."
-
Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
-
Coşku
- "Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı." (Behçet Necatigil)
-
Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum
- "Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında." (Çetin Altan)
-
[isim]
Deniz ve gölde dalgalanma