İçinde kalma olan 19 kelime var. İçerisinde KALMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kalma olan kelimeler listesine ya da Sonu kalma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
OTURAKALMAK, UYUYAKALMAK
ARTAKALMAK, BAKAKALMAK, DONAKALMAK, DURAKALMAK, KALAKALMAK, OTURAKALMA, ŞAŞAKALMAK, UYUYAKALMA
ARTAKALMA, BAKAKALMA, DONAKALMA, DURAKALMA, KALAKALMA, ŞAŞAKALMA
KALMALI
KALMAK
KALMA
A A K L M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
ALMAK, KALMA, MALAK
4 Harfli Kelimeler
AKMA, ALMA, AMAL, KALA, KAMA, LAKA, LAMA, MALA
3 Harfli Kelimeler
AKA, ALA, AMA, KAL, KAM, LAK, LAM, MAL
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, AM, LA, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OTURAKALMAK
- ...
- UYUYAKALMAK
- ...
- UYUYAKALMA
- ...
- DURAKALMAK
- ...
- KALAKALMAK
-
-
[nsz]
Bir şey veya durum karşısında şaşırmak
-
Güç durumda kalmak
- "Arka tekerler alıp başını geçti gitti. Kırk yolcu yolun ortasında kalakaldık." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[nsz]
Bir şey veya durum karşısında şaşırmak
- ŞAŞAKALMAK
-
-
[-e]
Çok şaşırmak, şaşkınlıktan ne yapacağını bilememek
- "Babam bu dostunu görmeye gittikçe onun bir bekleyişten ibaret hayatına şaşakalırmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-e]
Çok şaşırmak, şaşkınlıktan ne yapacağını bilememek
- OTURAKALMA
- ...
- DONAKALMAK
-
-
[nsz]
Şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek
- "Kaşlarını kaldırarak kafasını salladığı saniye donakalmıştım." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek
- BAKAKALMAK
-
-
[nsz]
Şaşkınlığa uğrayıp ne yapacağını bilmez durumda kalmak
- "Bakakalırım giden geminin ardından / Atamam kendimi denize dünya güzel" (Orhan Veli Kanık)
-
[nsz]
Şaşkınlığa uğrayıp ne yapacağını bilmez durumda kalmak
- ARTAKALMAK
-
-
[-den]
Artmak, geriye kalmak, fazla bulunmak
- "Artakalan para ile çocuk pek güç geçiniyordu." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[-den]
Artmak, geriye kalmak, fazla bulunmak
- DURAKALMA
- ...
- ŞAŞAKALMA
-
-
[isim]
Şaşakalmak işi
-
[isim]
Şaşakalmak işi
- DONAKALMA
-
-
[isim]
Donakalmak durumu
-
[isim]
Donakalmak durumu
- BAKAKALMA
-
-
[isim]
Bakakalmak işi veya durumu
-
[isim]
Bakakalmak işi veya durumu
- KALAKALMA
-
-
[isim]
Kalakalmak işi
-
[isim]
Kalakalmak işi
- ARTAKALMA
-
-
[isim]
Artakalmak işi veya durumu
-
[isim]
Artakalmak işi veya durumu
- KALMALI
-
-
[sıfat]
Kalma durumunda olan
-
[sıfat]
Kalma durumunda olan
- KALMAK
-
-
[nsz]
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
- "Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı." (Tarık Buğra)
- "Kaldı ki bugün propaganda da yasaktır." (Haldun Taner)
- "Bana kalırsa siz yanılıyorsunuz."
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
- "Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Ona kalsa bize hiçbir şey vermez."
-
[-de]
Konaklamak, konmak
- "Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-le]
Oturmak, yaşamak, eğleşmek
- "Tam beş sene benimle beraber kaldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
- "O aileden bir bu çocuk kaldı."
-
Varlığını korumak, sürdürmek
- "Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-de]
Oyalanmak, vakit geçirmek
- "Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı." (Necati Cumalı)
-
Sınıf geçmemek
- "Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de."
-
[-de]
İşlemez, yürümez duruma gelmek
- "Araba yarı yolda kaldı."
-
[-e]
Geriye atılmak, ertelenmek
- "Mahkeme ayın on sekizine kaldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-de]
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
- "Oda duman içinde kaldı."
-
[-de]
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
- "Bugün iş maddesinde kaldık."
-
[-den]
Miras olarak geçmek
- "Çiftlik ana babasından kalmış."
-
[-den]
Yapamamak
- "Misafir geldi, gezmeden kaldık."
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
- "Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına." (Haldun Taner)
-
[-le]
Yetinmek
- "Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı."
-
[-le]
Sınırlanmak, bitmemek
- "Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı." (Atatürk)
-
Herhangi bir durumu sürdürmek
-
[yardımcı fiil]
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
- "Fatma'nın yemek çantası olmasaydı, dün aç kalmıştık." (Falih Rıfkı Atay)
-
[yardımcı fiil]
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
- "Bakakalmak."
- "Şaşakalmak."
- "Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak."
-
[nsz]
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
- KALMA
-
-
[isim]
Kalmak işi
-
[sıfat]
Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan
- "Eskiden kalma bir anıt."
-
[isim]
Kalmak işi