İçinde kab olan 7 harfli 23 kelime var. İçerisinde KAB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kab olan kelimeler listesine ya da Sonu kab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAK
2 Harfli Kelimeler
AB, AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KABUKLU
-
-
[sıfat]
Kabuğu olan
-
[sıfat]
Kabuğu olan
- MUKABİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan
- "Düşmanlarla beraber Anadolu'da mukabil teşkilat yapmak üzere yetmiş beş kişi kadar göndermiş." (Atatürk)
-
Bir şeyin karşısında bulunan
-
[zarf]
Karşılık olarak
- "Bir iki iyi habere mukabil her gün nice kaza ve bela haberleri verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[zarf]
Rağmen
- "Annemi çok sevmesine mukabil, teyzemle arası bozuktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan
- AŞKABAT
- ...
- KABLOLU
-
-
[sıfat]
Kablosu olan
-
Kablo aracılığıyla işlevini yapan (araç, gereç)
-
[sıfat]
Kablosu olan
- KABUKSU
-
-
[sıfat]
Kabuğu andıran, kabuğa benzeyen, kabuk gibi, kabuğumsu
- "Kabuksu tüyler."
-
[sıfat]
Kabuğu andıran, kabuğa benzeyen, kabuk gibi, kabuğumsu
- KABAKÇI
-
-
[isim]
Kabak yetiştiren veya satan kimse
-
[isim]
Kabak yetiştiren veya satan kimse
- KABALAK
-
-
[isim]
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık
- "Kendisi, ayağında postallar, sırtında kaput, başında kabalak, Çanakkale cehenneminde askerliğini yaparken..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık
- KABARIK
-
-
[sıfat]
Kabarmış olan
- "Kabarık göğsündeki, parlak kıvılcımlı tüyleri, altından bir zırh gibiydi." (Ömer Seyfettin)
-
Çıkıntısı olan, tümsekli
-
[sıfat]
Kabarmış olan
- KABARTI
-
-
[isim]
Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer
- "Bunlar biraz eğildikleri zaman cübbelerin arkasında tabanca kabzalarının kabartısı görülür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer
- KABATAŞ
- ...
- KABADÜZ
- ...
- KABLOCU
-
-
[isim]
Kablo döşeyen kimse
-
[isim]
Kablo döşeyen kimse
- KABAŞİŞ
-
-
[isim]
Kabakulak
-
[isim]
Kabakulak
- KABUSLU
- ...
- KABALIK
-
-
[isim]
Kaba olma durumu
-
Kaba davranış, nezaketsizlik, huşunet
- "Bu kabalığımı şimdiki vaziyetime bağışlayınız." (Peyami Safa)
-
[isim]
Kaba olma durumu
- KABARMA
-
-
[isim]
Kabarmak işi
-
Duygulanma
- "Bir de mektuplar okunurken ve selamlar söylenirken içinde tuhaf bir kabarma beliriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Kendini üstün görme, büyüklük taslama
-
Ay ve güneşin çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met
-
[isim]
Kabarmak işi
- TEKABÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılık olma, karşılama
-
Karşı olum
-
[isim]
Karşılık olma, karşılama
- KABARIŞ
-
-
[isim]
Kabarma işi veya biçimi
-
[isim]
Kabarma işi veya biçimi
- KABOTAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme işi
-
[isim]
Bir ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme işi
- MAKABİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin öncesi, geçmişi
-
[isim]
Bir şeyin öncesi, geçmişi