İçinde k olan 6 harfli 2248 kelime var. İçerisinde K harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında k harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇÜLAKİ
- ...
- GİTMEK
-
-
[-e]
Bir yere doğru yönelmek
- "Bu parayı verelim gitsin. İmzanı atıver gitsin."
- "Çolak Mehmet adında birini kapının arkasında ölmüş buldular ancak sayılan bir adam değildi, gömdüler gitti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-den]
Bir yerden veya bir işten ayrılmak
-
Çıkmak, ulaşmak
- "Bu yol nereye gider?"
-
Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak
- "Her gün çalışmaya gidiyor."
-
[nsz]
Sürmek, devam etmek
- "Ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yakışmak, yaraşmak
- "Bu renk ona gitmedi."
-
Tüketilmek, harcanmak
- "Eline geçen paranın çoğu da İstanbul'da çoluğa çocuğa gidiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Götürülmek, gönderilmek
- "Haber daha yeni gitti."
-
Yeter olmak, yetmek, yetişmek
- "İki ton kömür üç ay gider."
-
[nsz]
Yürümek, yol almak
- "Bu at iyi gider."
-
[nsz]
Dayanmak
- "Bu giysi iki yıl gider."
-
[nsz]
Geçmek
- "Yaz gitti, kış geldi."
-
[nsz]
Herhangi bir durumda olmak
- "Yolculuk iyi gidiyor. Bakalım bu iş nasıl gidecek?"
-
[nsz]
Yok olmak, elden çıkmak
- "Gemiler ve saray hepsi gitti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Ölmek
- "Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın." (Âşık Veysel)
-
Başvurmak, yapmak
- "Mahkemeye gitmek."
-
[nsz]
Bir şey zarar görmüş olmak
- "Duvarın boyası gitmiş."
-
[nsz]
Makine, işlemek, çalışmak
- "Bu saat iyi gidiyor."
-
[-den]
Satılmak
- "Altın kaçtan gidiyor?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yapmak
- "Para ayarlamasına gitmek."
-
Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak
- "Bu işin sonu nereye gider."
-
[yardımcı fiil]
Değerlendirmek, saymak, karşılamak
- "Bu iş hoşuma gitmedi, tuhafıma gitti."
-
[-e]
Bir yere doğru yönelmek
- KALSİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonatı
- "Tebeşir bir tür kalsittir."
-
[isim]
Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonatı
- KAYTAK
-
-
Kuytu
-
Sözünde durmayan
-
Yağcı, dalkavuk, numaracı
-
Kuytu
- KOFANA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Lüfer balığının irisi
-
[isim]
Lüfer balığının irisi
- KÜRKÇÜ
-
-
[isim]
Hayvan postlarından kürk hazırlayan veya bu işin ticaretini yapan kimse
-
[isim]
Hayvan postlarından kürk hazırlayan veya bu işin ticaretini yapan kimse
- ÖKELİK
-
-
[isim]
Öke olma durumu
-
[isim]
Öke olma durumu
- OKUNUŞ
-
-
[isim]
Okunma işi veya biçimi
-
[isim]
Okunma işi veya biçimi
- PARLAK
-
-
[sıfat]
Parlayan, ışıldayan
- "Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Temiz ve ışıklı
- "Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Göze çarpacak kadar başarılı
- "Birinci İnönü Harbini parlak bir zaferle kazandık." (Aka Gündüz)
-
Yüzü güzel (oğlan)
-
[sıfat]
Parlayan, ışıldayan
- TEKSİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yoğunlaştırma, sıklaştırma, koyulaştırma
-
[isim]
Yoğunlaştırma, sıklaştırma, koyulaştırma
- YAĞLIK
-
-
[isim]
Büyük mendil, çevre
- "Osmanlı kadınlığının göz nurunu, el emeğini, üstün zevkini yüzyıllardan beri yiğitçe taşımış, işlemeli, yağlıklar, dantelalar, oyalar..." (Kemal Tahir)
-
[isim]
Büyük mendil, çevre
- GEZMEK
-
-
[nsz]
Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek
- "Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Seher hep Bayram'ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir yerde dolaşmak, yürümek
- "Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gitmek, başvurmak
-
Bulunmak
- "Şapkam burada ne geziyor?"
-
[-i]
Bir yeri görüp incelemek
-
Hasta ayağa kalkmak
- "Oğlum iyileşti, yavaş yavaş gezmeye başladı."
-
Herhangi bir biçimde gezinmek
- "Bu giysiyle gezemem."
-
[-i]
Bir yerde gezi yapmak
- "Geçen yaz Batı Anadolu'yu gezdik."
-
[nsz]
Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek
- GLİKOZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özellikle üzüm suyunda bulunan karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan şeker, üzüm şekeri (CH2-OH-(CHOH)4-CHO)
-
[isim]
Özellikle üzüm suyunda bulunan karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan şeker, üzüm şekeri (CH2-OH-(CHOH)4-CHO)
- KANATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Ağzı geniş, tek kulplu su kabı
-
[isim]
Ağzı geniş, tek kulplu su kabı
- KIRKMA
-
-
[isim]
Kırkmak işi
-
Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç
-
[isim]
Kırkmak işi
- KOSTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Hayvan ve bitki dokularını yakan, aşındıran
- "Kostik sıvı."
-
[sıfat]
Hayvan ve bitki dokularını yakan, aşındıran
- NAFAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik
-
Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık
-
[isim]
Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik
- NORDİK
- ...
- OVALIK
-
-
[sıfat]
Ovası olan, ovalarla kaplı
- "Ovalık memleket."
-
[sıfat]
Ovası olan, ovalarla kaplı
- PEKTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bitki dokularında bulunan renksiz, metil grubundan madde
-
Göze zarının peltemsi kabuğu
-
Özellikle bitki hücrelerinin orta lamelinde bulunan büyük moleküllü karbonhidrat karışımı madde
-
[isim]
Bitki dokularında bulunan renksiz, metil grubundan madde