İçinde k olan 6 harfli 2248 kelime var. İçerisinde K harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında k harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EMEKLİ
-
-
[sıfat]
Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
- "Emekli olduğuna hayıflandığı kadar babasının ölüşüne de o kadar hayıflanıyor." (Haldun Taner)
- "Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir." (Haldun Taner)
- "Kafaları dazlaklaşmış, emekliye çıktıktan sonra adam kıtlığında gene işe alınmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse)
- "Buraya gelenler hep asker emeklileridir." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
- GİYMEK
-
-
[nsz]
Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek
- "Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti." (Orhan Veli Kanık)
-
Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek
- "Biri ağzına geleni söyledi, öbürü de güzelce giydi."
-
[nsz]
Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek
- HUNNAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anjin
- "Hemen içelim dedi, boğazım kurudu, yutkuna yutkuna hunnak oldum." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Anjin
- İÇECEK
-
-
[isim]
İçilen her şey, meşrubat
- "Burada yiyecek, içecek her şey var."
-
[sıfat]
İçilmeye elverişli
-
[isim]
İçilen her şey, meşrubat
- KAKLIK
-
-
[isim]
Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi
-
[isim]
Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi
- KAPSÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şişe kapağı
-
Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
-
Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
-
Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
-
Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
-
Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
-
Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
-
Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
-
Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap
-
[isim]
Şişe kapağı
- KASMAK
-
-
Kasları gergin duruma getirmek
- "Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Kısaltmak
- "Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Daraltmak
- "Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı." (Cahit Uçuk)
-
Baskısı altında tutmak
-
Kasları gergin duruma getirmek
- KEMENT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip
-
İdam için kullanılan yağlı kayış
-
[isim]
Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip
- KORUCU
-
-
[isim]
Orman veya kır bekçisi
-
Kırsal bölgede güvenlik güçlerine yardımcı olan sivil görevli
-
[isim]
Orman veya kır bekçisi
- KÜBİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kübizmle ilgili olan
-
Kübizmi uygulayan, kübizm yanlısı (kimse)
-
[sıfat]
Kübizmle ilgili olan
- KUSMUK
-
-
[isim]
Kusulan şey, kusuntu
-
[isim]
Kusulan şey, kusuntu
- KUTULU
-
-
[sıfat]
Kutusu olan
-
[sıfat]
Kutusu olan
- METRUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- "İki gün sonra onun ölüsünü civardaki metruk bir köşkün kuyusunda buldular." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kullanılmayan
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- ŞÜKRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık
- "Biz, şükran ve muhabbetle ellerini öpüyoruz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık
- YÜKSÜK
-
-
[isim]
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
-
Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum, kalensöve
-
[isim]
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
- AŞKALE
- ...
- ATAMAK
-
-
[-i]
Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
-
[-i]
Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
- BİŞKEK
- ...
- SAPMAK
-
-
[-e]
Yön değiştirmek
- "Evvela kuşların bulunduğu tarafa saptım." (Ahmet Haşim)
-
[-den]
Önceden belirlenmiş, tespit edilmiş görüş, düşünüş, amaç veya davranıştan ayrılmak
- "Amacından saptı."
-
Doğruluktan ayrılmak
-
[-e]
Yön değiştirmek
- ŞARKÇI
- ...