İçinde ine olan 6 harfli 30 kelime var. İçerisinde İNE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ine olan kelimeler listesine ya da Sonu ine ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EN, İN, NE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YERİNE

  1. [zarf] Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere
    • "Bana haftalık yerine gündelik ver." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Başkasının adına
    • "Nitekim o gün eksiltmeye kendi yerine onu yollamıştı." (Haldun Taner)
  3. [isim] Alegori

SEFİNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gemi
    • "Kaptan Abdullah Bey yirmi beş sene harp sefinelerinde süvarilik yapmıştı." (Peyami Safa)

KARİNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu
  2. Belirti

RAFİNE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] İncelmiş, ince, arıtılmış, saflaştırılmış
    • "Rafine yağ."
  2. Hassas, duygulu, nazik, ince, seçkin
    • "Alabildiğine entelektüel, rafine, ayrıntılı bir duygululuk sahibi." (Haldun Taner)

İNEKÇİ

  1. [isim] Sütünü ve süt ürünlerini satmak için inek besleyen kimse
  2. Ezberci, ezberleyerek öğrenen öğrenci

MİNELİ

  1. [sıfat] Mine ile bezenmiş
    • "Enfiyesini, üstü mineli bir kukadan çekerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

İLİNEK

  1. [isim] Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

AKSİNE

  1. [zarf] Tersine
    • "Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere." (Necati Cumalı)

DİNERİ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] İskambil kâğıtlarındaki işaretlerden karo

DOMİNE
...
İNEGÖL
...
SİNEMA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işi
  2. Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı
    • "Bir haber bırakıp mahallenin sinemasına girdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Güzel sanatların dalı olarak yansıtılmaya uygun olan filmleri gerçekleştirme ve yaratma sanatı, beyaz perde
    • "Sinemanın zevkimizi dışarıdan idare ettiği devirde yaşıyoruz." (Hasan Âli Yücel)

SÜLİNE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Dar ve uzun kavkılı bir deniz yumuşakçası, denizçakısı (Solen)

DÜZİNE

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Aynı cinsten on iki parçanın oluşturduğu takım

KABİNE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bakanlar Kurulu, hükûmet
  2. Hekim muayenehanesi
    • "Rengi doktor kabinelerinin kapılarındaki cilalı siyah levhalar gibi parlıyor." (Aka Gündüz)
  3. Kabin
    • "Bir kabineye girip soyundum." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Hela

GİNELİ
...
DİKİNE

  1. [zarf] Dikey olarak, diklemesine
    • "Alnı da bir enlemesine, bir dikine kırış kırış oluyordu." (Tarık Buğra)
    • "Öyle fazla dikine gitmek iyi değildir hayatta." (Çetin Altan)
  2. İnadına

REÇİNE

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesi, ağaç sakızı
    • "Ata Efendi, depoya yığılı kerestelerin reçine kokusundan hazzettiğini anladı." (Nezihe Araz)
  2. Sonsuz polimerleşme ile elde edilen, büyük moleküllü yapay madde

MAKİNE

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
    • "Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu." (Necati Cumalı)
  2. Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması
    • "Saatin makinesi. Gramofonun makinesi."
  3. Araba, otomobil

HAZİNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
    • "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı." (Refik Halit Karay)
  2. Değerli şeylerin saklandığı yer
  3. Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü
  4. Kaynak
    • "Ağaç, rutubetin hazinesidir." (Falih Rıfkı Atay)
  5. Devlet malı veya parası
  6. Devlet malının veya parasının saklandığı yer
  7. Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
  8. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü