İçinde i olan 3 harfli 119 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili
    • "Burasını, kendisine ait olsa bu kadar canla başla çevirmeye uğraşmazdı." (Kemal Tahir)

ÇİS

  1. [isim] Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli öz su, kudret helvası
    • "Çis, hekimlikte müshil olarak kullanılır."

İYE

  1. [isim] Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip

MAİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mavi

HİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kurnaz, cin fikirli kimse
  2. Zaman, zamane

MİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili hayalî, alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos
    • "Ergenekon efsanesi bir mittir."
  2. Efsaneleşen kavram veya kişi

DİP

  1. [isim] Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü
    • "O kuyunun dibinde kireç vardır." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Eline geçirince dibine darı ekmeden bırakmazsın." (Rıfat Ilgaz)
    • "Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı." (Aydın Boysan)
    • "Dibini kurcalıyorsun, ... birkaç merkez dışında Ege üreticisi çoğunluk küçük çiftçi, orta çiftçi!" (Atilla İlhan)
  2. Taban
    • "Tencerenin dibi."
  3. Dikili duran bir şeyin yerle birleştiği nokta ve çevresi veya bir şeyin yanı başı
    • "En çok kafam terlemişti, parmaklarımı saçlarımın diplerine sürdüm." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Kapalı bir yerin kapıya göre en uzak bölümü
    • "Karagöz perdesinin karşısına dizilmiş koltuklardan en diptekine oturdu." (Atilla İlhan)
  5. Arka, kıç
    • "Hepsi de tavuğun dibinden sabah sabah çıkmış, taptazedir." (Ercüment Ekrem Talu)

İRİ

  1. [sıfat] Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı
    • "Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu." (Ömer Seyfettin)

FİN
...
MİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı
  2. Biten bir yazının altına konulan işaret
    • "Bu lafıma mim koy dedi Sabri Bey." (Atilla İlhan)

İLA

  1. [edat] ...-den, ...-e kadar
    • "Sınıfın mevcudu on ila on beş kişi arasında değişiyor."

ARİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çıplak
  2. Özgür, hür
    • "Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür." (Yahya Kemal Beyatlı)

PİÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, veledizina
  2. Babası belli olmayan çocuk
    • "Can sıkıntısı, pişmanlık ve öfkenin, bu Vaniköy akşamını nasıl piç edeceğini şimdiden kestirebiliyordum." (Atilla İlhan)
  3. Her şeyin küçüğü, büyüğü ile aynı nitelikte olmayan
    • "Nasıl olsa bugünü de harcadık, piç ettik." (Atilla İlhan)
  4. Terbiyesiz, arsız çocuk
    • "Şimdi bir karış piçler bile zavallıya -Ulan, hödük, bana baksana- diye hitap ediyorlar." (Ömer Seyfettin)
  5. Kalleş, kurnaz, kötü niyetli kimse
  6. Bir ana bitkinin çevresinde yeniden beliren sürgün ve filizler

TİZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] İnce, keskin (ses)
    • "Tüfeklerin daha tiz yaylım teraneleri bu en yüksek ölüm raksına hâkim olmuş." (Halide Edip Adıvar)

ÇİY

  1. [isim] Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, şebnem
    • "Çimenlerin üzerindeki çiylerde güneşten düşmüş parlak elmas damlalarını ayaklarıyla ezdi." (Ömer Seyfettin)

DİK

  1. [sıfat] Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan
    • "Sağlam yapılı, dik duruşlu bir gençti o yıllarda." (Necati Cumalı)
    • "Hiçbir şey söylemeden dik dik baktı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yatık durmayan, sert
    • "Dik saç."
  3. Sert, kalın, tok (ses)
    • "Sesi dik ve küstahtı, söylediklerini aşağı salonda bekleşen komşular işittiler." (Atilla İlhan)
  4. Sert (bakış)
  5. Ters, aksi (söz)
  6. Kaba, yersiz (davranış)
    • "Kaba denilecek kadar ani ve dik bir davranışla halasını bıraktı ve kalktı." (Halide Edip Adıvar)
  7. Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş
    • "Dik açı. Dikdörtgen. Dik yamuk."

LİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça
    • "Ihlamur lifleriyle tavana asılmış kış kavunları gözünün önüne geliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yıkanmak için kullanılan bitki telleri demeti veya türlü ipliklerden yapılmış örgü
  3. Tel

ÇİL

  1. [isim] Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
    • "Çocuklar çil yavrusu gibi dağıldılar, biz de baştaki boş çadıra gittik." (Osman Cemal Kaygılı)

ÇİM

  1. [isim] Buğdaygillerden, bahçelerin, yol kenarlarının ve parkların yeşillendirilmesinde yararlanılan çok yıllık bitki (Lolium)
  2. Yeşilliği bol olan yer

İDE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Düşünce

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü