İçinde haş olan 8 harfli 12 kelime var. İçerisinde HAŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında haş olan kelimeler listesine ya da Sonu haş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ŞAH
2 Harfli Kelimeler
AH, AŞ, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAŞİNLİK
-
-
[isim]
Haşin olma durumu, haşin davranış
-
[isim]
Haşin olma durumu, haşin davranış
- HAŞILSIZ
- ...
- HAŞLANIŞ
-
-
[isim]
Haşlanma biçimi
-
[isim]
Haşlanma biçimi
- TAHAŞŞÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yığınak
-
[isim]
Yığınak
- HAŞLATMA
-
-
[isim]
Haşlatmak işi
-
[isim]
Haşlatmak işi
- HAŞATLIK
- ...
- HAŞARICA
-
-
[sıfat]
Biraz haşarı
-
[zarf]
Haşarıya yakışır biçimde, haşarı gibi
-
[sıfat]
Biraz haşarı
- HAŞLANMA
-
-
[isim]
Haşlanmak işi
-
[isim]
Haşlanmak işi
- HAŞMETLİ
-
-
[sıfat]
Görkemli
- "Engin Hint ormanlarının haşmetli sessizliği beni takip ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Hükümdarlara verilen unvan
-
[sıfat]
Görkemli
- HURDAHAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
- "İçerisinde tok tok vuran bu ses, onun incecik göğüs tahtasını hurdahaş etmeye kâfi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
- HAŞVİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözde ve yazıda gereksiz olan bölümler
-
[isim]
Sözde ve yazıda gereksiz olan bölümler
- HAŞLAMAK
-
-
[nsz]
Bir şeyi kaynar suya daldırmak
- "Sebze haşlamak."
-
[-i]
Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek
-
Suda kaynatarak pişirmek
- "Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Kaynar sıvı bir şeyi yakmak
- "Kaynar su ayağımı haşladı."
-
[-i]
Don, kırağı için bitkilere zarar vermek
-
[-i]
Dalamak
- "Böcek çocuğun bacağını haşlamış."
-
[-i]
Sızı vermek, acı vermek
- "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." (Peyami Safa)
-
Sertçe paylamak, azarlamak
- "Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Bir şeyi kaynar suya daldırmak