İçinde ge olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde GE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ge olan kelimeler listesine ya da Sonu ge ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEVEN
-
-
[isim]
Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)
-
[isim]
Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)
- GELİM
- ...
- GEREN
-
-
[isim]
Kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak
-
[isim]
Kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak
- GELİŞ
-
-
[isim]
Gelme işi veya biçimi
- "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim." (Ruhsati)
-
[isim]
Gelme işi veya biçimi
- GEREÇ
-
-
[isim]
Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
- "Bu sarayların bütün gereci Londra'dan taşınmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
- BÖLGE
-
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler." (Anayasa)
-
Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye
- "Bel bölgesi. Koltuk altı bölgesi."
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- ENGEL
-
-
[isim]
Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap
- "Bürokratik engelleri ortadan kaldıracak bir formül aradık ve bulduk." (Haldun Taner)
- "Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular." (Nezihe Araz)
-
Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer
-
Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer
-
Kara yollarının kenarlarına yapılan korkuluk, bariyer
-
Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer
-
[isim]
Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap
- GERGİ
-
-
[isim]
Perde
-
İp, kayış, tel vb.ni gerginleştirme işinde kullanılan araç
-
[isim]
Perde
- GEVAŞ
- ...
- ÇERGE
-
-
[isim]
Derme çatma çadır, göçebe çadırı
- "Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular." (Ömer Seyfettin)
-
Çingene çadırı
-
Otağ
-
[isim]
Derme çatma çadır, göçebe çadırı
- GELİR
-
-
[isim]
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
- "Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı." (Mahmut Yesari)
-
Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat
-
[isim]
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
- YENGE
-
-
[isim]
Bir kimsenin kardeşinin, dayısının veya amcasının karısı
-
Bir erkeğin kendi karısından söz ederken kullandığı ad
- "Biz şimdi yenge ile bir Köroğlu bir Ayvaz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[ünlem]
Kadınlar için söylenen bir seslenme sözü
-
Düğünde geline kılavuzluk eden kadın
-
[isim]
Bir kimsenin kardeşinin, dayısının veya amcasının karısı
- GEÇEK
-
-
[isim]
Çok geçilen yer, işlek yol
-
Küçük tahta köprü
-
[isim]
Çok geçilen yer, işlek yol
- GEVME
-
-
[isim]
Gevmek işi
-
[isim]
Gevmek işi
- DENGE
-
-
[isim]
Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hâli, muvazene, balans
- "İnsan başka türlü düşünmez: aklına danışır, duygularını dinler, ikisi arasında dengeyi sağlayacak bir yol bulmaya çalışır." (Azra Erhat)
- "Sular dizimize çıktı, göğsümüze, derken ayaklarımız kaydı, dengemizi kaybettik." (Mahmut Yesari)
-
Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar
- "Ruhsal denge."
-
Siyasi güçlerin, yetkilerin birbirini sınırlayacak biçimde dağıtılması
-
Ekonomik hayatın uyumlu düzeni
-
Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma hâli
-
[isim]
Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hâli, muvazene, balans
- LİGER
- ...
- GELME
-
-
[isim]
Gelmek işi
-
[sıfat]
Gelmiş olan
- "Avrupa'dan gelme bir televizyon."
-
[sıfat]
Yetişme
- "İyi aileden gelme çocuk."
-
Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi
-
[isim]
Gelmek işi
- GEMRE
-
-
[isim]
Son turfanda yetişen, sert kabuklu, siyah bir çeşit üzüm
-
[isim]
Son turfanda yetişen, sert kabuklu, siyah bir çeşit üzüm
- GENOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gametlerde bulunan kromozomlar
-
[isim]
Gametlerde bulunan kromozomlar
- TENGE
-
-
[isim]
Kazakistan para birimi
-
[isim]
Kazakistan para birimi