İçinde ev olan 5 harfli 87 kelime var. İçerisinde EV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ev olan kelimeler listesine ya da Sonu ev ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EV, VE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEVGİ
-
-
[isim]
İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
- "Sevgi ve dostluk şu dünyada o kadar az bulunan şeyler ki." (Haldun Taner)
- "Makedonya'da savaşmıştı ve Türk köylüsüne karşı büyük sevgi besliyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
- GEVEN
-
-
[isim]
Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)
-
[isim]
Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)
- DEVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- "Bu teftiş üç gün üç gece devam etti." (Haldun Taner)
- "Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz" (Atatürk)
-
Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme
- "Devam zorunludur."
- "Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Ek, parça
-
[ünlem]
"Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- EVİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne
- "Mutfak kirli ve dağınık, eviye de altüst, dağ gibi bulaşık." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne
- EVRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanlarca belirli zamanlarda okunması âdet olan dualar ve Kur'an ayetleri
- "Geceleri Hüsnü'nün evinde toplanır, zikreder, evrat çekerlermiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Müslümanlarca belirli zamanlarda okunması âdet olan dualar ve Kur'an ayetleri
- TEVKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Padişah fermanlarına çekilen tuğra
-
Bu tuğrayı taşıyan ferman
-
[isim]
Padişah fermanlarına çekilen tuğra
- EVRİK
-
-
[sıfat]
Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan (önerme, teorem veya problem)
- ""Üçün altıya oranı, altının on ikiye oranı gibidir" ve "on ikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir."
-
[sıfat]
Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan (önerme, teorem veya problem)
- NEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüzün rengi, bet beniz
- "Halit'in tavrını beğenmemişti. Herifin birdenbire nevri dönmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yüzün rengi, bet beniz
- MEVUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vadolunmuş, söz verilmiş
-
[sıfat]
Vadolunmuş, söz verilmiş
- EVLAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
- "Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?" (Refik Halit Karay)
- "Çiçekleri suluyor, evlat gibi büyütüyordu." (Peyami Safa)
- "Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Soy, döl
- "Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım." (Peyami Safa)
-
[ünlem]
Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü
- "Evladım, sakın kimseciklere borç etme!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
- DEVRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dönem
- "Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." (Aka Gündüz)
- "Devlet Bakanı borçların eritileceğini, dış borçlanma için bankaların ve özel sektörün devreye alınacağını kaydetti."
-
Çevrim
-
[isim]
Dönem
- EVHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuruntu, kuşku, işkil, vehim, vesvese
-
[isim]
Kuruntu, kuşku, işkil, vehim, vesvese
- SEVİŞ
-
-
[isim]
Sevme işi veya biçimi
-
[isim]
Sevme işi veya biçimi
- CEVZA
- ...
- EVVEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Önce
- "Hikâyeye girmeden evvel uzun uzun gevezelikler yapmamalıyız." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Korkma, evvel Allah, seni üşütmeyiz. Ben sana odun bulur getiririm." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
İlk, önceki, geçmiş
-
[zarf]
Önce
- MEVDU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Emanet edilmiş, verilmiş, bırakılmış
-
[sıfat]
Emanet edilmiş, verilmiş, bırakılmış
- AŞEVİ
-
-
[isim]
Lokanta
-
Yoksullara parasız yemek yedirilen veya dağıtılan yer, aşhane
-
Düğün, nişan vb. toplantılarda, verilecek yemekleri hazırlamak için geçici olarak mutfak gibi kullanılan yer
-
Tekkelerde yemek pişirilen yer
-
[isim]
Lokanta
- CEVİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
- "Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bu ağacın kerestesinden yapılmış
- "Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın dışı kabuklu, içi yağlı ve nişastalı yemişi, koz
-
[isim]
Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
- CEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- "Kendi kafamın cevrinden kurtulmak için de geldim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- MEVZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yer, mahal
-
Bir askerî birliğin yeri veya bu birlik tarafından ele geçirilen bölge
- "Ne olursa olsun, bizim vazifemiz cephaneyi topçu mevzilerine yetiştirmektir." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Yer, mahal