İçinde ev olan 5 harfli 87 kelime var. İçerisinde EV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ev olan kelimeler listesine ya da Sonu ev ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EV, VE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- REVİR
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Okul, kışla vb. yerlerde hastalar için ayrılmış bölüm
-
[isim]
Okul, kışla vb. yerlerde hastalar için ayrılmış bölüm
- DEVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- "Bu teftiş üç gün üç gece devam etti." (Haldun Taner)
- "Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz" (Atatürk)
-
Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme
- "Devam zorunludur."
- "Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Ek, parça
-
[ünlem]
"Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- CEVAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İzin, müsaade
- "... silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği durumlarda." (Anayasa)
-
[isim]
İzin, müsaade
- REVİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş
-
Üslup
-
Tutum, yol
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş
- GÖREV
-
-
[isim]
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş
- "Hâkimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmî ve özel hiçbir görev alamazlar." (Anayasa)
- "Umutlu da olsam, umutsuz da olsam, görev bildiğim işi yerine getiririm." (Melih Cevdet Anday)
- "Cumhurbaşkanının geçici olarak görevinden ayrılması hâllerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı vekillik eder." (Anayasa)
-
İşlev
-
Resmî iş, vazife
- "Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti." (Atilla İlhan)
-
Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş
-
Bir organ veya hücrenin yaptığı iş
-
Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi
-
[isim]
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş
- REVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Giden, yürüyen
- "Arabalarımıza binip Tiran yoluna revan, âdeta, kır gezintisine çıkmış bir aile hâlinde idik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Giden, yürüyen
- CEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- "Kendi kafamın cevrinden kurtulmak için de geldim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- GEVİŞ
-
-
[isim]
Bazı hayvanların yutmuş olduğu yiyeceği ağzına getirip yeniden çiğnemesi
- "Bir kuzu yere çömelmiş, geviş getiriyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bazı hayvanların yutmuş olduğu yiyeceği ağzına getirip yeniden çiğnemesi
- TEVKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Padişah fermanlarına çekilen tuğra
-
Bu tuğrayı taşıyan ferman
-
[isim]
Padişah fermanlarına çekilen tuğra
- EVLAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
- "Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?" (Refik Halit Karay)
- "Çiçekleri suluyor, evlat gibi büyütüyordu." (Peyami Safa)
- "Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Soy, döl
- "Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım." (Peyami Safa)
-
[ünlem]
Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü
- "Evladım, sakın kimseciklere borç etme!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
- TÜREV
-
-
[isim]
Türemiş veya üretilmiş şey
-
Yapım ekiyle kurulmuş kelime, müştak: Sev-gi, sev-in-mek, göz-lük gibi
-
Bir madde üzerinde yapılan kimyasal işlemler sonucu elde edilen bir başka madde
-
Değişken artması sıfıra giderken, fonksiyonun artmasının değişken artmasına oranının limiti
-
[isim]
Türemiş veya üretilmiş şey
- TEVDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verme, bırakma
-
[isim]
Verme, bırakma
- ÇEVRE
-
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." (Oktay Rifat)
-
Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
- "Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi." (Haldun Taner)
-
Sırma işlemeli mendil
- "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." (Mahmut Yesari)
-
Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit
- "Siyasi çevreler. Sanat çevresi."
-
Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
- "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." (Haldun Taner)
-
Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst
-
Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi
-
Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- EVSAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
- ZEVCE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karı
-
[isim]
Karı
- ÇEVİK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kolaylık ve çabuklukla davranan, tetik, atik
- "Sofrada Atatürk'ün pek kuvvetli ve çevik birkaç arkadaşı vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Kolaylık ve çabuklukla davranan, tetik, atik
- İSEVİ
- ...
- SEVİŞ
-
-
[isim]
Sevme işi veya biçimi
-
[isim]
Sevme işi veya biçimi
- FEVRİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birdenbire, düşünmeden yapan
- "Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca gözü dünyayı görmez." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Birdenbire, düşünmeden yapan
- SEVİM
-
-
[isim]
Sevme işi, sevgi
-
Bir kimsede, bir şeyde bulunan ve o kimse veya şeyi başkalarına sevdiren özellik
-
[isim]
Sevme işi, sevgi