İçinde ev olan 4 harfli 29 kelime var. İçerisinde EV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ev olan kelimeler listesine ya da Sonu ev ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EV, VE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan kalabalığı
-
[isim]
İnsan kalabalığı
- LEVA
-
Kelime Kökeni : Bulgarca
-
[isim]
Bulgar para birimi
-
[isim]
Bulgar para birimi
- ZEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
- "İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Sokaktaki adam kişiliğine bürünmekten çok zevk alırdı." (Haldun Taner)
- "Terfi ümidinde olmadıklarından resmî işlere ehemmiyet vermezler, zevklerine bakarlardı." (Refik Halit Karay)
-
Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni
-
Tat, lezzet
- "Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez." (Burhan Felek)
-
Eğlence
- "Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
- DEVE
-
-
[isim]
Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan (Camelus)
- "Onu soyup soğana çevirecek, babasından kalan evleri, dükkânları birtakım maceralar yüzünden deve yapacaktı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Kitaptan öğrendikleri, hayattan gözlediklerinin yanında devede kulak kalır." (Selim İleri)
- "Görülüyor ki insanlara bir şeyi anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtür." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan (Camelus)
- EVCİ
-
-
Tatil günlerini evinde geçiren yatılı öğrenci, er vb
-
Tatil günlerini evinde geçiren yatılı öğrenci, er vb
- ALEV
-
-
[isim]
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule
- "Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu." (Tarık Buğra)
- "Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Sıcaklık
- "İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kıvılcım
-
Aşk ateşi
-
Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama
-
[isim]
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule
- ŞEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstek, heves
- "Bütün gençlik heyecanlarımızın, şevklerimizin, çabalarımızın mesnedi olan ve adına Atatürk ilkeleri dediğimiz inançlar..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir ." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sevinç, neşe
- "Çiftlik yine, sabah oluyormuş gibi şevkini kaybetmeyen bir aydınlık içinde..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İstek, heves
- EVLİ
-
-
[sıfat]
Evlenmiş olan (kadın veya erkek)
- "İlk tanıştığı adamlara derhâl evli olup olmadıklarını sorar." (Refik Halit Karay)
-
Herhangi bir sayıda ev bulunan (yer)
- "Yirmi evli bir köy."
-
Evi olan
-
[sıfat]
Evlenmiş olan (kadın veya erkek)
- ÖDEV
-
-
[isim]
Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe
- "Doktor da rahattır. Ödevini yapmıştır." (Haldun Taner)
-
Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma
-
[isim]
Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe
- DEVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlaç, çare
- "Deva bulmaz bir can kaygısına düşer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İlaç, çare
- NEVİ
- ...
- SEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gönderme, götürme
- "Sevk gününü, raporun ismini, uğrayacağı limanları yazdım." (Refik Halit Karay)
- "Bayanı emekliye sevk ederek kendisinin evleneceğini söyledi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Sürükleme, itme
- "Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Gönderme, götürme
- ZEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koca
-
[isim]
Koca
- NEVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ses, ahenk, nağme
-
Klasik Türk müziğinde bir makam adı ve yegâhtan bir oktav tiz olan "re" perdesi
-
[isim]
Ses, ahenk, nağme
- EVYE
- ...
- EVET
-
-
[edat]
"Öyledir" anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he
- "Evet, bu bahsin en canlı noktası buradadır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Konuşma arasında cümlenin olumlu anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
- "Gidip kendisiyle konuştum evet sonra da..."
-
[edat]
"Öyledir" anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he
- GREV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İş bırakımı
- "Başka bir gidişinde Cenova'da dok işçileri grevdeydi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İş bırakımı
- EVCE
-
-
[zarf]
Evcek
-
[zarf]
Evcek
- FEVT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elden çıkma, yitme
-
Ölme
-
[isim]
Elden çıkma, yitme
- KİEV
- ...