İçinde emi olan 5 harfli 21 kelime var. İçerisinde EMİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında emi olan kelimeler listesine ya da Sonu emi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EM, İM, ME, Mİ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

REMİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma
    • "Ondan sonra bakıcı hoca remil atsa nerede olduğumu bulamaz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Bu biçimde bakılan fal

ACEMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen
  2. İşinde, mesleğinde yeni olan, toy
    • "Polis tramvaya yol vermeli, kozunu acemi şoförle paylaşmalı idi." (Haldun Taner)
  3. Bir yere, bir şeye yabancı olan
    • "Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın." (Osman Cemal Kaygılı)
  4. [isim] Saraya yeni alınmış cariye

SEMİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Cömert

TEMİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak
    • "İçki yerine soğuk su, temiz ayran... var." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Bizim yazarımız temize çektikten sonra romanı elinde dolaşır dururdu kapı kapı." (Necati Cumalı)
    • "Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasının aranmasını istedi." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "... gazete kendi evin, temize çıktığın gün gelmezsen küserim bak." (Atilla İlhan)
  2. Özenle yapılmış
    • "Temiz iş. Temiz dayak."
  3. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan
    • "Temiz araba."
  4. Ahlakça lekesiz, necip, nezih
    • "Biraz fazla saf olmakla beraber çok temiz ve nazik bir çocuk..." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. [zarf] Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde
    • "Temiz giyinmek."

TEMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Korkusunu giderme, inanç verme
    • "Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Sağlama, elde etme
    • "Halkın büyük kısmı temizlik ihtiyacını şehrin içinden akan çamur renkli bir kanaldan temin ediyor." (Haldun Taner)
  3. Gerçekleştirme
    • "Evde huzuru temin annenin görevidir."

CEMİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Güzel (erkek)
  2. Tanrı'nın sıfatlarından biri

DEMİN

  1. [zarf] Az önce
    • "Demin aynanın arkasına baktım, bulamadım." (Mahmut Yesari)

YEMİŞ

  1. [isim] Bitkilerde, döllenme sonunda çiçeği meyve yapraklarından oluşan ve tohumu taşıyan organ, meyve
    • "Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." (Burhan Felek)
  2. İncir

ANEMİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kansızlık

KEMİK

  1. [isim] İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı
    • "Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı." (Peyami Safa)
    • "Soğuk kemiklerimize kadar işlemişti."
  2. [sıfat] Bu sert organdan yapılmış
    • "Kemik tarak."

EMİCİ

  1. [isim] Emme işini yapan kimse veya şey

YEMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ant
    • "Kendi kendime yemin ediyorum ki burası hiçbir zaman meskûn değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Her akşam, beş paralık alışveriş etmedim, diye yemini basar." (Halide Edip Adıvar)

ÇEMİÇ

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Dut veya üzüm kurusu

ZEMİN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Taban, döşeme, yer
    • "Kırmızı bir zemin üstünde bir sürü insan, havada uçan beyaz bir kuşa bakıyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Kumaş, süslü kâğıt, halı, yer muşambası, tablo vb. desenli nesnelerde, biçimlerin üzerinde yer aldığı renk
    • "Zemini mavi bir halı. Zemini beyaz bir basma."
  3. Temel, dayanak
    • "Asıl sohbet zemini nadide yemek tarifi, köşk ve bahçe tanzimidir." (Refik Halit Karay)
  4. Ortam
    • "Tartışmayı bu zeminde ele alalım."
  5. Yeryüzü, dünya

ÜREMİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ürenin idrarla çıkmayıp kanda birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalık

ÇEMİŞ

  1. [sıfat] Sıska, zayıf (kimse)
  2. Görgüsüz, kaba (kimse)

LEMİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma

REMİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sembol, rumuz
    • "Acaba iki kişi oturup birtakım remizler mi düşündüler?" (Sait Faik Abasıyanık)

SEMİZ

  1. [sıfat] Şişman
    • "Semiz ve romatizmalı olan bu adam, suya ayağını bile değdirmemiştir." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Eti, yağı çok olan, tavlı
    • "Semizlerini seçin de kalan altı hindiyi ... gönderin." (Burhan Felek)

AKEMİ

  1. [isim] İki elemanlı mermer yapıştırıcısı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü