İçinde ekt olan 6 harfli 14 kelime var. İçerisinde EKT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ekt olan kelimeler listesine ya da Sonu ekt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KET, TEK
2 Harfli Kelimeler
EK, ET, KE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YEKTEN
-
-
[zarf]
Birden, birdenbire
- "Sabunlu elleriyle kapıyı açıp da kâhya kadın, selam sabahtan evvel, yekten ona, Rabia'yı niçin öğleden sonra dersten alıkoyduğunu sorunca şaşırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Durup dururken
-
[zarf]
Birden, birdenbire
- SEKTER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Başkalarının siyasi, dinî vb. düşüncelerine, inançlarına karşı çıkan, katı ve hoşgörüsüz davranan (kimse)
-
Katı, hoşgörüsüz (düşünce, tutum)
-
[sıfat]
Başkalarının siyasi, dinî vb. düşüncelerine, inançlarına karşı çıkan, katı ve hoşgörüsüz davranan (kimse)
- DİREKT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Dolaysız, aracısız
- "İki devlet arasında direkt ilişki yok."
-
[zarf]
Doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca
- "Bu otobüs direkt İstanbul'a gider."
-
[zarf]
Doğrudan, doğrudan doğruya
- "Sınıfını direkt geçen öğrenci."
-
[sıfat]
Dolaysız, aracısız
- HEKTAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yüz ar (10.000 m²) değerinde yüzey ölçü birimi (ha)
-
[isim]
Yüz ar (10.000 m²) değerinde yüzey ölçü birimi (ha)
- VEKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
-
Büyüklüğü ile yönü olan nicelik
-
[isim]
Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
- NEKTAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi
-
Meyvenin özü
-
Bal özü
-
[isim]
Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi
- MEKTEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okul
- "Atatürk'ün hemen herkesin gördüğü, mektep kitaplarına kadar geçmiş bir fotoğrafı vardır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
- "Güzel havada mektebi asamamış bir ilkokul öğrencisi somurtkanlığı ile kafileye katıldım." (Haldun Taner)
- "Türkiye'de bedbinler, her şeyi siyah ve mübalağalı surette berbat görenler, mektepten çıkan eşek Marsıvandan çıkmaz, derler." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Okul
- LEKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Okutman
-
Yayınevlerinde yayımlanması düşünülen eserleri inceleyerek değerlendiren kimse
- "Yayınevi on on beş lektörle çalışıp çok daha fazla iş çıkarabiliyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Okutman
- PEKTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bitki dokularında bulunan renksiz, metil grubundan madde
-
Göze zarının peltemsi kabuğu
-
Özellikle bitki hücrelerinin orta lamelinde bulunan büyük moleküllü karbonhidrat karışımı madde
-
[isim]
Bitki dokularında bulunan renksiz, metil grubundan madde
- SEKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bölüm, kol, dal, kesim
- "Özel sektör."
-
Aynı işi yapan topluluk
-
Manyetik tamburun, manyetik diskin veya bir disk paketinin üzerindeki, veri ortamının önceden belirlenmiş açılı yer değiştirmesi sırasında manyetik kafaların erişebildiği, bir iz veya bant parçası
-
[isim]
Bölüm, kol, dal, kesim
- REKTUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Göden
-
[isim]
Göden
- REKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu profesör
-
[isim]
Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu profesör
- TEKTAŞ
-
-
[sıfat]
Sadece bir pırlantası veya elması olan (yüzük, küpe)
-
[sıfat]
Sadece bir pırlantası veya elması olan (yüzük, küpe)
- MEKTUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şey haber vermek, sormak, istemek veya duyguları bildirmek için birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş yazılı kâğıt, name
- "Mektubunda diyorsun ki gel gayri / Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
- "Bir gün, bilmediğim bir memleketten bir mektup aldım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir şey haber vermek, sormak, istemek veya duyguları bildirmek için birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş yazılı kâğıt, name