İçinde ef olan 6 harfli 59 kelime var. İçerisinde EF bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ef olan kelimeler listesine ya da Sonu ef ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
FE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ESEFLİ
-
-
[sıfat]
Üzüntülü, tasalı, kaygılı
- "Cevat'ın yüreğinde esefli bir duygu başkaldırıyordu." (Cahit Uçuk)
-
[sıfat]
Üzüntülü, tasalı, kaygılı
- NEFRİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Böbrek iltihabı
-
[isim]
Böbrek iltihabı
- ÇİRKEF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İğrenç ve bulaşkan (kimse veya şey)
- "Çirkefe taş atma, hikmetini mırıldanarak kaçar gibi uzaklaştı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Pis ve bulanık su
-
[sıfat]
İğrenç ve bulaşkan (kimse veya şey)
- SEFİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayan elçi
-
Elçi karısı
-
[isim]
Bayan elçi
- TEFELİ
-
-
[sıfat]
Sık dokunmuş (bez)
-
[sıfat]
Sık dokunmuş (bez)
- ZÜREFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kibarlar, nazikler
-
[isim]
Kibarlar, nazikler
- ŞEFKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik
- "Devleti adaletle, şefkatle, mürüvvetle idare ederdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik
- EFSANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence
-
Gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikâye vb
- "Hamdi'nin hayatına dair uydurulmuş efsanelerden birisi de onun müthiş bir aşk yüzünden bu hâle geldiğidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence
- EFENDİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan
- "Yeni ev, Rüstem Efendi'ye kiraya verildi." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Efendime söyleyeyim, sütlü bir mısır kebabı derken bir sivrisinek bulutudur havalanmış çeltik batağından." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse
- "Köylü memleketin efendisidir." (Atatürk)
-
Koca
- "Bizim efendi artık geceleri de eve gelmiyor." (Cahit Uçuk)
-
[ünlem]
Hizmetlilere seslenilirken kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Erkekler için kullanılan bir seslenme sözü
- "Efendi! Allahın emriyle kızını bana ver." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Görgülü, nazik, kibar
-
Eğitim görmüş kişiler için özel adlardan sonra kullanılan unvan
-
[isim]
Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan
- KEFEKİ
-
-
[isim]
Yapılarda kullanılan açık renkli, delikli, hafif, işlenmesi kolay, ateşe dayanıklı bir tür taş
-
Diş taşı
-
[isim]
Yapılarda kullanılan açık renkli, delikli, hafif, işlenmesi kolay, ateşe dayanıklı bir tür taş
- KEFELİ
-
-
[sıfat]
Kefesi olan
-
[sıfat]
Kefesi olan
- TEFVİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir kimsenin üzerinde bırakma, ihale
-
Dağıtma
-
Bir taşınmaz malı bilinen değeri karşılığı bir kimseye verme
-
[isim]
Bir işi bir kimsenin üzerinde bırakma, ihale
- ŞEFAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Tanrı arasında peygamberin yaptığı aracılık
-
[isim]
Birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Tanrı arasında peygamberin yaptığı aracılık
- MEFHUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kavram
- "Hâlbuki hiçbir mefhumun dar çerçevesine sığmayan hayat okumaya layıktı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kavram
- TEFSİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yorumlama
- "Hiçbirini tefsire ve hiçbirinden mana çıkarmaya kimsenin dili varmaz olmuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Ben evvela bu duayı ve bu sözleri pek kalpsizce tefsir ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yorum
-
Kur'an'ın surelerini açıklayarak görüşler ileri sürme ve bunları yazma, yorumlama
-
Kur'an'ın surelerini açıklayarak görüşler ileri sürme ve bunları yazma, yorumlama bilimi
-
Kur'an'ın surelerini açıklayan eser
-
[isim]
Yorumlama
- TEFTİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Denetim
- "Bizde on beş yıldır teftiş görmemiş daireler var." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hayatının bütün yazlarını Makedonya'da geçirir, teşkilatı teftiş ederdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Denetim
- MEFRUŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Döşeli
-
[sıfat]
Döşeli
- ŞEREFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Minarenin gövdesini çepeçevre dolaşan, korkuluklu, ezan okunan yer
- "İstanbul'un kandilleri bile yanmayan şerefelerinde eski ışıkları arar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Minarenin gövdesini çepeçevre dolaşan, korkuluklu, ezan okunan yer
- DEFANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Savunma
-
[isim]
Savunma
- TEFRİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu, ifrat karşıtı
-
[isim]
Herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu, ifrat karşıtı