Sonunda pe olan 24 kelime var. PE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde pe olan kelimeler listesine ya da başında pe olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GÜRGENTEPE
AYDINTEPE, FARMAKOPE, KIZILTEPE, ONOMATOPE, SAVAŞTEPE
BOZTEPE, KEREMPE, MALTEPE
KANEPE, SÜNEPE, ŞLEMPE
EPOPE, FRAPE, KAHPE, KÖRPE, KÜSPE, ZÜPPE
KİPE, KÜPE, PEPE, TEPE
EPE
PE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜRGENTEPE
- ...
- FARMAKOPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İlaç üretiminde kullanılan etkin ve yardımcı maddelerin nitel ve nicel analiz yöntemlerinin yer aldığı yasal ve bilimsel olarak uyulması gereken ulusal ve uluslararası kuralları ve yöntemleri içeren resmî kitap
-
[isim]
İlaç üretiminde kullanılan etkin ve yardımcı maddelerin nitel ve nicel analiz yöntemlerinin yer aldığı yasal ve bilimsel olarak uyulması gereken ulusal ve uluslararası kuralları ve yöntemleri içeren resmî kitap
- SAVAŞTEPE
- ...
- ONOMATOPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yansıma
-
[isim]
Yansıma
- AYDINTEPE
- ...
- KIZILTEPE
- ...
- MALTEPE
- ...
- BOZTEPE
- ...
- KEREMPE
-
-
[isim]
Denize doğru uzanan taşlık burun
-
Dağın en yüksek yeri
-
[isim]
Denize doğru uzanan taşlık burun
- ŞLEMPE
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Tanelerin, melasın fermantasyonuyla veya damıtma yoluyla alkolün alınmasından sonra geriye kalan çok sulu hâldeki lapa
-
[isim]
Tanelerin, melasın fermantasyonuyla veya damıtma yoluyla alkolün alınmasından sonra geriye kalan çok sulu hâldeki lapa
- KANEPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
- "Kanepe ile koltuklardan ikisini indirir, aşağıya çekidüzen veririz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
- SÜNEPE
-
-
[sıfat]
Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
- "Kızın adı Handan'dı çünkü o sünepe herif vagona koşarken, Handan diye bağırmıştı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
- KÜSPE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı veya suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı
- "O gövdeleri küspe terleri döken ve dallarından mis kokulu ballar akan yemiş ağaçlarıyla..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Özü alınmış meyvelerin kalan bölümü
-
[isim]
Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı veya suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı
- FRAPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Buzlu veya dondurulmuş olarak sunulan içki, meşrubat
-
[isim]
Buzlu veya dondurulmuş olarak sunulan içki, meşrubat
- KÖRPE
-
-
[sıfat]
Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı
- "Körpe fidan."
-
Çok genç (kimse)
- "Köşedeki masada körpe, ötekinde olgun birer hoş kadın..." (Refik Halit Karay)
-
Yavruluktan henüz çıkmış (hayvan)
- "Kaplan ve yılan, körpe ceylan hayaliyle gözlerini kapadılar." (Halide Edip Adıvar)
-
Genç, hoş, güzel
- "Bir vakitler, Mahinur'un körpe rayihasıyla doldurduğu odalar şimdi boş ve sahipsiz." (Haldun Taner)
-
Henüz bozulmamış, yıpranmamış
-
[sıfat]
Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı
- KAHPE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Orospu, ahlaksız kadın
-
[sıfat]
Dönek
-
[isim]
Orospu, ahlaksız kadın
- EPOPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Destan
-
[isim]
Destan
- ZÜPPE
-
-
[sıfat]
Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan (kimse)
- "Tuhaf, züppe bir muhit içine düştüm, diyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Seçkin görünmek için, bazı çevrelerdeki düşünceleri benimseyen, hayranlık duyan ve onlar gibi davranmaya özenen (kimse), snop
-
[sıfat]
Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan (kimse)
- PEPE
-
-
[sıfat]
Dudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen (kimse)
-
[sıfat]
Dudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen (kimse)
- TEPE
-
-
[isim]
Bir şeyin en üstteki bölümü
- "Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Çatık kaşlar ve engin nazarlarla herkese tepeden bakıyor." (Haldun Taner)
- "O sırada babalığını anımsıyordu kötü bir düşü anımsarcasına ve kızgınlıktan tepesi atıyordu." (Muzaffer Uyguner)
- "Nazmiye'nin tepesinden sanki kaynar sular döküldü, yooo ... dedi." (Orhan Kemal)
-
Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası
- "Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi." (Necati Cumalı)
-
Birinin yanı başı, baş ucu
- "Tepemde durup canımı sıktı."
-
Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü
- "Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor." (Refik Halit Karay)
-
Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi
- "Derenin sağ tarafına yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." (Necati Cumalı)
-
Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri
-
İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası
-
Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri
-
[isim]
Bir şeyin en üstteki bölümü