İçinde ebe olan 9 harfli 18 kelime var. İçerisinde EBE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ebe olan kelimeler listesine ya da Sonu ebe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B E E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

EBE

2 Harfli Kelimeler

BE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BİLASEBEP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Sebepsiz yere, gereksizce
    • "Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum." (Ömer Seyfettin)

EBEKUŞAĞI

  1. [isim] Gökkuşağı
    • "Şimdi çağlayanlar üstüne mayıs güneşi ebekuşağından köprüler atmış." (Refik Halit Karay)

GÖÇEBELİK

  1. [isim] Göçebe olma durumu
  2. Bir toplumsal birliğin, yaşamak için gerekli kaynakları elde edebilmek üzere düzenli aralıklarla yer değiştirme geleneğinde veya alışkanlığında olması

DEBELENME

  1. [isim] Debelenmek işi

HEBENNEKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zeki ve becerikli olmadığı hâlde kendini öyle sanan kimse

DEBDEBELİ

  1. [sıfat] Görkemli, gösterişli
    • "Mustafa bu debdebeli hayata ilk defa giriyordu." (Aka Gündüz)

TEBEŞİRLİ

  1. [sıfat] Tebeşir ile yazılmış
    • "Tebeşirli kara tahta karşımda idi." (Falih Rıfkı Atay)

ENGEBELİK

  1. [isim] Engebeli olma durumu
  2. Engebe
    • "Anadolu'nun engebeliğini gösteren bir harita."

DEBELENİŞ

  1. [isim] Debelenme işi veya biçimi
    • "İster misin, kadın, penceresinden onun debelenişini izlemiş olsun." (Haldun Taner)

AKKELEBEK

  1. [isim] Hemen bütün meyve ağaçlarında tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları kalın, kara damarlı bir kelebek (Aporia crataegi)

MÜNASEBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İlişik, ilişki, ilinti
    • "İzmir'den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım." (Atatürk)
    • "Onunla temas ve münasebete girmektense hiçbir şey yapmamayı ve hazır paradan yemeyi tercih ediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bir münasebeti düşerse söylerim."
  2. İki şey arasındaki uygunluk
    • "Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Sebep, vesile, gerekçe, neden

SEBEBİYLE

  1. [zarf] Nedeniyle
    • "Hırçınlığı sebebiyle hiçbir yerde tutunamıyor."

SEBEBİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeye, bir olaya sebep olma, yol açma

CEBELLEZİ

  1. [isim] Hakkı olmayan bir şeyi kendisine mal edip cebine koyma, cebine indirme
    • "Filmin maliyeti on beş bin dolar tutar mı? Sponsora yirmi beş bin gösterilmiş, aradaki fark, elbette cebellezi..." (Atilla İlhan)

GEBERTMEK

  1. [-i] Öldürmek
    • "Kapıda teyzemin oğlu bekliyor, gebertir seni!" (Sait Faik Abasıyanık)

EBEGÜMECİ

  1. [isim] Ebegümecigillerden, çiçekleri ilaç, yaprakları sebze olarak kullanılan, kendiliğinden yetişen çok yıllık ve mor çiçekli bir bitki (Malva siylvestris)

TALEBELİK

  1. [isim] Öğrencilik

ENGEBESİZ

  1. [sıfat] Engebesi olmayan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü