İçinde ebe olan 8 harfli 36 kelime var. İçerisinde EBE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ebe olan kelimeler listesine ya da Sonu ebe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B E E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
EBE
2 Harfli Kelimeler
BE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEBERUHİ
-
-
[isim]
Sevimsiz, budala, bücür erkek
-
[isim]
Sevimsiz, budala, bücür erkek
- ŞEBEKLİK
-
-
[isim]
Şebek olma durumu
-
[isim]
Şebek olma durumu
- MUKTEBES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yararlanmak için alınmış, aktarılmış
-
[sıfat]
Yararlanmak için alınmış, aktarılmış
- PORTBEBE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bebekleri kucakta, elde ve sırtta taşımak için kullanılan çanta
-
[isim]
Bebekleri kucakta, elde ve sırtta taşımak için kullanılan çanta
- EBEDİYEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sonsuz olarak, sonsuzluğa kadar
- "Ebediyen sustuğuna ihtimal veremedim." (Peyami Safa)
-
Hiçbir zaman
- "Ebediyen gelmeyecek birisi, değil mi?" (Kemal Tahir)
-
[zarf]
Sonsuz olarak, sonsuzluğa kadar
- DEREBEYİ
-
-
[isim]
Topraklarını derebeylik düzenine göre yöneten kimse, kont
-
Zorba
- "Sende bir şarklı derebeyi ruhunun saklı olmasından korkar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Topraklarını derebeylik düzenine göre yöneten kimse, kont
- MÜNAVEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nöbetleşme, keşikleme
-
[isim]
Nöbetleşme, keşikleme
- GEBERMEK
-
-
[nsz]
Kötü bir biçimde ölmek
- "Kayıkla gelip kurtarmasalardı satlıcandan geberecektim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Biz geberip gitsek yüz sene sonra evlat ve ahbabımızdan bu parayı tahsil ederler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir kimseye aşırı ilgi, istek ve yakınlık duymak
-
[nsz]
Kötü bir biçimde ölmek
- MUHAREBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşın bölümlerinden biri
- "Muharebe zamanında ailemiz büyük felaketler geçirdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güçlü tartışma
-
[isim]
Savaşın bölümlerinden biri
- EBELEYİŞ
-
-
[isim]
Ebeleme işi veya biçimi
-
[isim]
Ebeleme işi veya biçimi
- GÖKÇEBEY
- ...
- ENGEBELİ
-
-
[sıfat]
Engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı
- "Engebeli arazi."
-
[sıfat]
Engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı
- KÖŞEBENT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir yere fotoğraf yapıştırmaya yarayan, üçgen biçiminde arkası zamklı küçük kâğıt
-
Birleşen iki kereste vb.ni tutturmaya yarayan, dik açı biçiminde bükülmüş demir, L demiri
-
[isim]
Bir yere fotoğraf yapıştırmaya yarayan, üçgen biçiminde arkası zamklı küçük kâğıt
- TEBEDDÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir durumdan başka bir duruma geçme, değişme
- "Onu deli ve meraklı bilen komşular, bu tebeddüle şaşıyorlardı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir durumdan başka bir duruma geçme, değişme
- GEBEŞLİK
-
-
[isim]
Gebeş olma durumu
-
[isim]
Gebeş olma durumu
- TEBELLÜĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bildirimi alma
-
[isim]
Bildirimi alma
- EBEDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sonsuzluk
- "Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Sonsuzluk
- SEBEPSİZ
-
-
[sıfat]
Sebebi olmayan, nedensiz
- "Sebepsiz bir öfke."
-
[zarf]
Bir sebebi olmadan
- "Bazen gece yarıları uyuyamıyorum ve sebepsiz korkuyorum." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Sebebi olmayan, nedensiz
- TEBERRÜZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Meydana çıkma, görünme
-
[isim]
Meydana çıkma, görünme
- TEBESSÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gülümseme
- "O şimdilik dudağında acı bir tebessümle yalnız bana bakıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Gülümseme