İçinde ebe olan 7 harfli 19 kelime var. İçerisinde EBE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ebe olan kelimeler listesine ya da Sonu ebe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B E E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

EBE

2 Harfli Kelimeler

BE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MUTEBER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer
    • "Selanik'in en varlıklı, en muteber, en güzide ailelerinden sayılıyor." (Atilla İlhan)
    • "Hükmün muteber olması için ittifakla alınması elzemdir." (Tarık Buğra)
  2. İnanılır, güvenilir
  3. Değerli
    • "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." (Muhibbî)
  4. Geçerli

KELEBEK

  1. [isim] Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad
    • "Kelebek gibi uçmada ruhumuz / Barış dolu bu yıldız bahçesinde." (Ahmet Muhip Dranas)
  2. [sıfat] Biçim olarak bu böceklere benzeyen
    • "Kaymakam Bey jaketataylı, kelebek kravatlıdır." (Tarık Buğra)
  3. Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan
  4. Bu hayvanın neden olduğu hastalık
  5. Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm

ZEBELLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok iri yarı kimse

ÖTEBERİ

  1. [isim] Türlü, önemsiz, ufak tefek şeyler
    • "Çıkıp öteberi almaya çarşıya gittim." (Refik Halit Karay)

DEBDEBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Görkem
    • "Bir Tanzimat konağının şaşırtıcı debdebesi içinden bu küçük eve düşmüştü." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

EBELEME

  1. [isim] Ebelemek işi
  2. Mayalı hamuru bezelere ayırarak yufka durumuna getirip sac üzerinde pişirdikten sonra alt ve üst kısımlarının yağlanmasıyla yapılan ekmek

GEBELİK

  1. [isim] Gebe olma durumu, hamilelik
  2. Döllenme ile doğum arasında geçen süre
  3. Minnet altında kalma

TEBEŞİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Toz zerreciklerinden oluşan, çizdiği yerde iz bırakan, beyaz veya açık renkte kireçli kaya
  2. Bu maddeden yapılan, kara tahta, duvar vb. yüzeylere yazı yazmak için kullanılan, beyaz veya renkli çubuk
    • "Tahta başında, elimde tebeşir, sallanıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)

GEBERME

  1. [isim] Gebermek işi

TEBERLİ

  1. [sıfat] Teberi olan
    • "Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır." (Salâh Birsel)

GEBERİK

  1. Ölü, ölmüş

MERTEBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aşama, derece, rütbe
    • "Bu sanatkârı bir yarım ilah mertebesine yükselten ne kuvvet ne de hususiyettir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Evre, safha

BEBEKÇE

  1. Bebek gibi, bebeğe yakışır biçimde

CEBERUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti
    • "Sahibikâinat olan ceberut." (Tevfik Fikret)
  2. Tasavvufta Allah'a varmanın üçüncü basamağı
  3. Merhametsizlik, zorbalık
    • "Böyle ceberut sahibi firavunlar karşısında ağız açmak haddimize mi düşmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. [sıfat] Acımasız, merhametsiz, zorba
    • "Ceberut hanım, hiçbir şeye izin vermiyordu ki!" (Atilla İlhan)

EBEVEYN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anne ve baba
    • "Ebeveynim çok bedbaht insanlardı." (Sait Faik Abasıyanık)

TEBERRU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağış

ŞEBEKÇİ

  1. [isim] Şebek oynatan kimse
    • "Burgaz önlerinde birtakım ayıcılar, şebekçiler, kuklacılar..." (Osman Cemal Kaygılı)

SEBEPLİ

  1. [sıfat] Sebebi olan

BEBECİK

  1. [isim] Küçük veya acınacak durumda olan bebek
  2. Yaşına yakışmayacak davranışlarda bulunan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü