İçinde bul olan 6 harfli 19 kelime var. İçerisinde BUL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bul olan kelimeler listesine ya da Sonu bul ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B L U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BUL
2 Harfli Kelimeler
BU
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YÖNBUL
-
-
[isim]
Her türlü arazide harita ve pusula yardımıyla katılımcıların denetim noktalarını bulmaya çalıştıkları bir doğa sporu, oryantiring
-
[isim]
Her türlü arazide harita ve pusula yardımıyla katılımcıların denetim noktalarını bulmaya çalıştıkları bir doğa sporu, oryantiring
- BULAŞI
- ...
- TEMBUL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hindistan'da yetişen, tırmanıcı bir tür biber ağacı (Piper betle)
-
[isim]
Hindistan'da yetişen, tırmanıcı bir tür biber ağacı (Piper betle)
- CUMBUL
- ...
- BULMAK
-
-
[-i]
Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak
- "Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyi elde etmek
-
Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek
- "Paramı buldum."
-
Varlığı bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, keşfetmek
- "Şu kuvvetin, cevherin sırrını bulmaya çalışıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İlk kez yeni bir şey yaratmak, icat etmek
-
İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak
- "Kadınlık namına düşündüğüm şeylerin hiçbirini karımda bulamadım." (Ömer Seyfettin)
-
Bir yere, bir noktaya erişmek, ulaşmak
- "Böylece yılın ortasını bulduk." (Refik Halit Karay)
-
Herhangi bir görüşe, bir yargıya varmak
- "Ben de bunu akıllıca buldum." (Memduh Şevket Esendal)
-
Seçmek, uygun saymak
- "Bazen onlara yeni ve güzel kıyafetler buluyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Sağlamak, temin etmek
- "Sen otur ye, ben yatarken, kendim bir şeyler bulur, yerim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Kabahat, suç, kusur yüklemek
- "Bana kabahat bulma, ben böyle olacağını vaktiyle söylemiştim."
-
[nsz]
Cezaya uğramak
- "Eden bulur."
-
Hatırlamak
- "Bir türlü bulamadım caminin ismini dersem inanır mısınız?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak
- BAMBUL
-
-
[isim]
Kurtçuk evresinde ekinlerin kökünü, ergin evrede başakları kemiren, kahverengi, kın kanatlı böcek (Anisoplia austriaca)
-
[isim]
Kurtçuk evresinde ekinlerin kökünü, ergin evrede başakları kemiren, kahverengi, kın kanatlı böcek (Anisoplia austriaca)
- BULUCU
-
-
[isim]
Kâşif
-
Gazları, mayınları, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgaları bulmaya yarayan araç, dedektör
-
[isim]
Kâşif
- BULAMA
-
-
[isim]
Bulamak işi
-
Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez
- "Atlar, arabalar, dalkavuklar arasında geçen debdebelerle şimdiki kırk paralık bulama, altmış paralık peynir müşterilerine meram anlatmak arasında ne büyük tezat vardı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bulamak işi
- FİBULA
- ...
- BULADA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Büyük piliç
-
[isim]
Büyük piliç
- MAKBUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kabul edilen
- "Neden kemanın çok çalınmışı makbul oluyor?" (Haldun Taner)
- "O vakit o kış kıyamette / Ne kadar makbule geçer tatlı." (Behçet Necatigil)
-
Beğenilen, hoş karşılanan
- "Kahvenin dibekte dövüleni her zaman daha makbul ve içimi şöhretliydi." (Samiha Ayverdi)
-
Geçer, geçerli
-
[sıfat]
Kabul edilen
- TOMBUL
-
-
[sıfat]
Yuvarlak
- "Altı tombul, boynu ince boş likör şişesi, koltuğun dibinde duruyordu." (Çetin Altan)
-
Şişman, etine dolgun
- "İçeride tombul yanakları kızarmış, ter içinde tıknaz bir kadın kıvranıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Yuvarlak
- BULGAR
- ...
- BULGUR
-
-
[isim]
Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday
-
Sert ve ufak taneler durumunda yağan kar, ebebulguru
-
[isim]
Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday
- BULTAK
-
-
[isim]
Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu
-
[isim]
Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu
- BULDOK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Köpekgillerden, burnu basık, alt çenesi üsttekinden uzun, iri ve güçlü bir köpek türü (Canis familiaris molosus hibernicus)
-
[isim]
Köpekgillerden, burnu basık, alt çenesi üsttekinden uzun, iri ve güçlü bir köpek türü (Canis familiaris molosus hibernicus)
- BULVAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şehir içinde ağaçlı, geniş cadde
- "İki tarafı ağaçlık bir geniş bulvardan geçiyor, mütemadiyen gidiyorduk." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Şehir içinde ağaçlı, geniş cadde
- BULDAN
- ...
- YOLBUL
- ...