İçinde bel olan 8 harfli 50 kelime var. İçerisinde BEL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bel olan kelimeler listesine ya da Sonu bel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

BEL, LEB

2 Harfli Kelimeler

BE, EL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TEBELLÜĞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bildirimi alma

BELGESİZ

  1. [sıfat] Belgesi olmayan

BELİRGİN

  1. [sıfat] Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih
    • "Hüzünlü bakışlarının daha belirgin hâle getirdiği iri, siyah, ceylan gözleriyle ... alımlı da sayılabilirdi." (Erhan Bener)

EBELEYİŞ

  1. [isim] Ebeleme işi veya biçimi

TEBELLÜR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Billurlaşma
  2. Belirme
    • "Müzakeremiz neticesinde de kuvvetli bir hükûmet esası tebellür etmiş bulunuyor." (Memduh Şevket Esendal)

KALUBELA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam inancına göre, ruhlar yaratıldığında Allah'ın "Ben sizin Tanrı'nız değil miyim?" sorusuna ruhların verdikleri "evet" cevabı
  2. Çok eski zaman

NOBELYUM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numarası 102 olan radyoaktif element (simgesi No)

BELİRTKE

  1. [isim] Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, amblem
  2. Bir konu hakkındaki açıklayıcı bilgilerin tümü
    • "Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözümsüz kalan birtakım belirtkeler göze çarpıyor." (Selim İleri)
  3. Gösterge

BELMOPAN
...
UCUBELİK
...
EBELEMEK

  1. [-i] Oyunda ebe yapmak

BELİRMEK

  1. [nsz] Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
    • "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor." (Refik Halit Karay)
  2. Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek
    • "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu." (Orhan Hançerlioğlu)
  3. İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
    • "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi." (Refik Halit Karay)

TABELALI
...
MUKABELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Karşılık verme, karşılama, karşılık
    • "Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." (Atatürk)
  2. Karşı gelme, başkaldırma
  3. Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi
  4. Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma

TEBELLEŞ

  1. [sıfat] İstenmediği hâlde, birinden veya bir yerden ayrılmayan, gitmeyen, musallat olan
    • "... hanım evladını tepemize tebelleş eden kendisidir." (Atilla İlhan)

BELLEKLİ

  1. [sıfat] Belleği olan

BELLETME

  1. [isim] Belletmek işi

BELLİLİK

  1. [isim] Belli olma durumu, bedahet, muayyeniyet

BELLEYİŞ

  1. [isim] Belleme işi veya biçimi

BELİRTME

  1. [isim] Belirli kılma, görüş bildirme, tasrih
    • "Gördüğüm aksaklıklar varsa belirtmemi istediler." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü