İçinde bel olan 8 harfli 50 kelime var. İçerisinde BEL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bel olan kelimeler listesine ya da Sonu bel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BEL, LEB
2 Harfli Kelimeler
BE, EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BELETMEK
-
-
[-i]
Kundaklatmak
-
[-i]
Kundaklatmak
- BELİRTEN
-
-
[isim]
Tamlayan
-
[isim]
Tamlayan
- BELLİSİZ
-
-
[sıfat]
Belli olmayan, bilinemeyen
- "Ne kumaştan olduğu bellisiz murdar birer entari..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Belli olmayan, bilinemeyen
- TUBELESS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[sıfat]
Bakınız içsiz (2)
-
[sıfat]
Bakınız içsiz (2)
- CAZİBELİ
-
-
[sıfat]
Alımlı
- "Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Önemli, ağırlığı olan
- "Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Alımlı
- PEMBELİK
-
-
[isim]
Pembe olma durumu
- "Hatice'nin yüzü o leylak rengine çalan pembeliği ile dalgalanıverdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Pembe olma durumu
- BELİRTİK
-
-
[sıfat]
Açık, belli, sarih
-
[sıfat]
Açık, belli, sarih
- TABELACI
-
-
[isim]
Tabela yazan kimse
-
[isim]
Tabela yazan kimse
- BELLEYİŞ
-
-
[isim]
Belleme işi veya biçimi
-
[isim]
Belleme işi veya biçimi
- BELGESEL
-
-
[sıfat]
Belge niteliği taşıyan, dokümanter
- "Televizyon spikeri bu belgesel yayın boyunca hayli vaaz verdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Belge niteliği taşıyan film veya televizyon programı
-
[sıfat]
Belge niteliği taşıyan, dokümanter
- TEMBELCE
-
-
Tembel bir biçimde
-
Tembel bir biçimde
- BELENMEK
-
-
[-e]
Kundaklanmak
- "Çocuk olsam beleklere belensem." (Âşık Veysel)
-
Bulanmak, bulaşmak, örtülmek
- "Ben yere yığılıp kafam kanlara belenince..." (Refik Erduran)
-
[-e]
Kundaklanmak
- SOBELEME
-
-
[isim]
Sobelemek işi
-
[isim]
Sobelemek işi
- DEFİBELA
- ...
- BELEŞTEN
-
-
[zarf]
Emek vermeden, karşılıksız
- "Para olduğu vakit karşıki İsmail'in kahvesine gidersin, olmadığı vakit buraya gelir, kahveyi hep beleşten içersin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Emek vermeden, karşılıksız
- BELİRTEÇ
-
-
[isim]
Zarf
-
Ayıraç
-
[isim]
Zarf
- NOBELYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 102 olan radyoaktif element (simgesi No)
-
[isim]
Atom numarası 102 olan radyoaktif element (simgesi No)
- BELİRTİŞ
-
-
[isim]
Belirtme durumu veya biçimi
-
[isim]
Belirtme durumu veya biçimi
- MUKABELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılık verme, karşılama, karşılık
- "Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." (Atatürk)
-
Karşı gelme, başkaldırma
-
Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi
-
Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma
-
[isim]
Karşılık verme, karşılama, karşılık
- TEBELLÜĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bildirimi alma
-
[isim]
Bildirimi alma