İçinde be olan 6 harfli 153 kelime var. İçerisinde BE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında be olan kelimeler listesine ya da Sonu be ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEYRUT
- ...
- ÖZBEÖZ
-
-
[sıfat]
Gerçek, öz (I)
- "Bu özbeöz İstanbul efendisi, makalelerini, romanlarını kendine özgü naif resimlerle süslerdi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gerçek, öz (I)
- BERTME
-
-
[isim]
Bertmek işi
-
[isim]
Bertmek işi
- BEDİHİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Besbelli, apaçık
-
[sıfat]
Besbelli, apaçık
- RAHİBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadın rahip
- "İşgali müteakip tekmil yabancı kadınları, rahibeler ve hasta bakıcılar da dâhil, alıp götürdüler." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kadın rahip
- BEDDUA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış
- "Şaban da elinde olmaksızın çocuktan söz ederken kendi karısına beddua ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış
- BELASI
- ...
- BESLEK
-
-
[isim]
Besleme, hizmetçi, ahretlik
-
[isim]
Besleme, hizmetçi, ahretlik
- MOBBER
- ...
- BECERİ
-
-
[isim]
Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet
-
Kişinin yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma yeteneği, maharet
-
Vücudun, yapılması güç alıştırmalara yatkın olması durumu
-
[isim]
Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet
- BEVVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kapıcı
-
Mahalle okullarında hademe
- "Bevvap Salim Dayının da namaz kıldığını görmedim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kapıcı
- ŞERBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek
- "Biraz sonra gümüş bir tepsi içinde ahududu şerbeti getirdiler." (Ahmet Haşim)
-
Belli törenlerde konuklara sunulan şekerli içecek
- "Hemen o haftalarda bir sabah Muhsin Beylerin evinde nikâh şerbetleri içildi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bazı maddelerin suda eritilmişi
- "Gübre şerbeti. Çimento şerbeti."
-
Sözlenmek veya nişanlanmak üzere tarafların anlaşması durumunda tören yapılarak içilen içecek
-
[isim]
Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek
- ŞEBEKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
-
Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı
-
Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü
- "Bütün dünyaya eroin gönderen geniş bir şebekenin peşindeydiler." (Reşat Enis)
-
[isim]
Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
- BELALI
-
-
[sıfat]
Yorucu, üzücü, can sıkıcı
- "Bu belalı işin iyi gitmeye başlamasının daha ucundayız." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kavgacı, şirret
-
[isim]
Yolsuz kadının zorba dostu
- "Belalıları başından taşkın kadınlarla uğraşacak yaşta değiliz." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Yorucu, üzücü, can sıkıcı
- HİTABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söylev
- "Doktor Hikmet'e yönelmiş olmakla beraber sözleri artık umumi bir hitabe şeklini alıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Söylev
- BELGEÇ
-
-
[isim]
Belgegeçer
-
[isim]
Belgegeçer
- BENZEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Maden kömürü katranından çıkarılan C6H6 formülündeki hidrokarbonun bilimsel adı
-
Benzin
-
[isim]
Maden kömürü katranından çıkarılan C6H6 formülündeki hidrokarbonun bilimsel adı
- DİLBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Alımlı, güzel (kadın)
- "Ala gözlü nazlı dilber / Koma beni el yerine." (Karacaoğlan)
-
[sıfat]
Alımlı, güzel (kadın)
- MESABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derece, değer, rütbe
-
[isim]
Derece, değer, rütbe
- TEMBEL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç
- "Tembeller ve işsizler daha çok yorulurlar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Fonksiyonunu yerine getirmede yavaşlık gösteren (organ)
- "Galiba karaciğeri de tembel." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç