İçinde b olan 3 harfli 60 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BEL

  1. [isim] İşaret

BEJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sarıya çalan açık kahverengi
  2. [sıfat] Bu renkte olan

BAY

  1. [sıfat] Parası, malı çok olan, zengin (kimse)

HAB

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uyku

OBA

  1. [isim] Göçebelerin konak yeri
    • "Yarın daha gün ışımadan kovduracağım onları obadan." (Yahya Kemal)
  2. Bu yerde konaklayan göçebe halk veya aile
    • "Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir." (Tarık Buğra)
  3. Genellikle bölmeli göçebe çadırı

BOA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boa yılanı
  2. Kadınların boyunlarına aldıkları yılan biçiminde dar ve uzun kürk, boyun kürkü

BOT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Küçük gemi
    • "Şu botta bu kadar er var, içlerinde gözüm bir seni tuttu." (Haldun Taner)
  2. Ağaç, plastik veya kauçuktan yapılmış küçük sandal

BÖĞ

  1. [isim] Eklem bacaklılardan, soluk sarı renkli, zehirli bir örümcek türü

BET

  1. [isim] Beniz kelimesi ile birlikte, "yüz rengi" anlamında ikileme oluşturan bir söz
    • "... haykırıyordu. Müşterim bu sesi duyunca arabayı durdurdu. Beti benzi kalmadı. Eli ayağı titremeye başladı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Baksana, beti benzi kül kesildi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Paranın beti bereketi kalmadı."
  2. Bereket kelimesi ile birlikte "bolluk" anlamında ikileme oluşturan bir söz
    • "Ucuzluklarına hayret ettiğimiz her çeşit satıcılar, o bet bereket nereye kaybolmuş?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

BÖN

  1. [sıfat] Budala, saf, avanak, ahmak
    • "Genç adam çirkin hatta biraz bön." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Söyleyecek söz bulamıyor, bön bön ihtiyar Rum'un yüzüne bakıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)

BAR

  1. [isim] Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu
    • "Hançer barı."
    • "Bahçesi var, bağı var, ayvası var, narı var / Atamızdan yâdigâr bizde ata barı var" (Halk türküsü)

ABO
...
BAN

  1. [isim] Osmanlı İmparatorluğu döneminde Macaristan ve Hırvatistan'da sancak beylerine ve küçük prenslere verilen unvan

BÜK

  1. [isim] Ovada veya dere kıyısında çalı ve diken topluluğu
  2. Böğürtlen
  3. Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar
  4. Dönemeç

BİR

  1. [isim] Sayıların ilki
    • "Süfli gayeler, kütleleri ya oldukları yere mıhlayan ve bir arpa boyu ileri götürmeyen sefil isteklerdir." (Samiha Ayverdi)
    • "Karabibik tenha sokakta bir aşağı bir yukarı gezinmekteydi." (Nabizade Nazım)
    • "Yanımızdan bir ayak evvel kaçmak için içinden yanıyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı
    • "Bir de ne göreyim! Bir de öyle demişim ne çıkar?"
    • "Bu çocuğa bir hâl oldu, bu çocuk avareleşti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bana bir şeyler oluyor dedi ve bayıldı."
  3. [sıfat] Bu sayı kadar olan
    • "Bir kalem."
    • "Bana bir şey olursa çocuklar size emanet."
  4. [sıfat] Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı)
    • "Bir adam sizi arıyor."
  5. [sıfat] Tek
    • "Allah birdir."
  6. [sıfat] Beraber
    • "Hep biriz, ayrılmayız."
  7. [sıfat] Eş, aynı, bir boyda
    • "Bu kalemlerin ikisi birdir, hangisini isterseniz alınız."
  8. [sıfat] Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek
    • "Bizim kesemiz birdir."
  9. [sıfat] Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer
  10. [zarf] Bir kez
    • "Bir ona, bir ona, bir bana baktı, sonra..."
  11. [zarf] Sadece
    • "Her şey bitti, bir bu kaldı."
  12. [zarf] Ancak, yalnız
    • "Bunu bir sen yapabilirsin."

BAÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Osmanlı İmparatorluğu'nda gümrük vergisi
    • "Sirkeci'de 'oh' diye gözlerini açtı, şehrin ta göbeğinde bacını verdiği köprüyü yavaş yavaş geçti." (Ömer Seyfettin)
  2. Zorla alınan para, haraç
    • "Galata'da baç alınan evler bir gece içinde istiklallerini ilan ederek en meşhur hamilerini kovmuşlardı." (Ömer Seyfettin)

BİT

  1. [isim] Yarım kanatlılar alt takımına giren, insan ve memeli hayvanların vücudunda asalak olarak yaşayan böcek, kehle (Pediculus)
    • "Baş biti. Vücut biti. Tavuk biti. Ağaç biti. Çiçek biti."
    • "Fakat geçim durumunu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için rütbe ve şeref, paranın da üstündedir." (Reşat Nuri Güntekin)

BİN

  1. [isim] Dokuz yüz doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
    • "Rıfat Paşa gibi terbiyeli bir zat bile bin dereden su getirir, harp siyasetimizi methederdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Gündüzki o tatlı eğlentiler şimdi fitil fitil burnumdan gelmeye başladığı için bugün buralara geldiğime bin pişman oluyordum." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Nihayet bin zahmetle iki ayağımın üstüne kalkabildim." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bu sayıyı gösteren 1000, M rakamlarının adı
    • "Ali Çavuş'un hiddeti daha ziyadeleşti. Küfrün bini bir paraya." (Nabizade Nazım)
  3. [sıfat] On kere yüz, dokuz yüz doksan dokuzdan bir artık
  4. [sıfat] Pek çok, çok sayıda
    • "Taşlar, topraklar kaydırarak bin zorlukla iniyorlardı." (Refik Halit Karay)

BAĞ

  1. [isim] Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne
    • "Ayakkabının bağı çözüldü."
  2. Sargı
    • "Yaramın bağını değiştireceğim."
  3. Bağlam, deste, demet
    • "Beş bağ ekin, iki bağ maydanoz."
  4. İlgi, ilişki, rabıta
    • "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." (Anayasa)
  5. Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti
    • "Eklem bağı, asıcı bağ."
  6. Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm
  7. Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret

TAB

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mizaç, huy, tabiat, karakter

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü