İçinde aş olan 7 harfli 209 kelime var. İçerisinde AŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aş olan kelimeler listesine ya da Sonu aş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOLAŞMA
-
-
[isim]
Dolaşmak işi
- "Bir yaşlı yörük kasaba sokaklarında dolaşmaya başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Dolaşmak işi
- KARABAŞ
-
-
[isim]
Rahip, keşiş
-
Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan kümes hastalığı
-
Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek
-
Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi veya menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki (Lavandula stoechas)
-
Çoban köpeği
-
Kışa dayanıklı sert buğday
-
[isim]
Rahip, keşiş
- KAŞALOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İspermeçet balinası
-
[sıfat]
Aptal, budala
-
[isim]
İspermeçet balinası
- YAŞINDA
-
-
bir yaşında
- "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Yaş ilerliyor. Artık geçti bizden / Kişi ev bark edinmeli vakitten." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Çocuk daha yaşında değil."
- "Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler." (Anayasa)
-
bir yaşında
- BAŞYAZI
-
-
[isim]
Gazete ve dergilerde ilk sütuna veya birinci sayfaya konulan önemli yazı, başmakale
-
[isim]
Gazete ve dergilerde ilk sütuna veya birinci sayfaya konulan önemli yazı, başmakale
- ŞAŞILMA
-
-
[isim]
Şaşılmak işi
-
[isim]
Şaşılmak işi
- AYAKTAŞ
-
-
[isim]
Omuzdaş
-
[isim]
Omuzdaş
- KAMAŞMA
-
-
[isim]
Kamaşmak işi
-
[isim]
Kamaşmak işi
- UYLAŞMA
-
-
[isim]
Uylaşmak işi veya durumu
-
[isim]
Uylaşmak işi veya durumu
- OYLAŞMA
-
-
[isim]
Müzakere
-
[isim]
Müzakere
- POTBAŞI
- ...
- RAŞİTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Raşitizm hastalığına yakalanmış (çocuk)
-
Raşitizm hastalığına yakalanmış (çocuk)
- YAŞANMA
-
-
[isim]
Yaşanmak işi veya durumu
-
[isim]
Yaşanmak işi veya durumu
- YEDİTAŞ
- ...
- ALMAŞLI
-
-
[sıfat]
Almaş niteliği olan
-
[sıfat]
Almaş niteliği olan
- AŞIKTAŞ
- ...
- BAŞKACA
-
-
[zarf]
Ayrıca
-
[zarf]
Ayrıca
- BAŞÜSTÜ
- ...
- DOLAŞIK
-
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
-
Dolaşarak giden (yol)
- "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
- "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
- "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- TAŞIMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek
- "Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üstünde bulundurmak
- "Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek
- "Değirmenin üstünde ise değirmen koluyla birleşen çarkı taşıyan bir çanak bulunur." (Salâh Birsel)
-
Boru, kanal vb. ile sıvı maddeleri bir yerden başka bir yere aktarmak
-
[nsz]
Giymek
- "Devlet üniforması taşıyordu." (Haldun Taner)
-
Sahip olmak, özellik olarak bulundurmak
-
Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek
-
[nsz]
Duymak, hissetmek
- "İçlerinde her şeye karşılık bir suçluluk duygusu taşırlar." (Tarık Dursun K)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek