İçinde aş olan 7 harfli 209 kelime var. İçerisinde AŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aş olan kelimeler listesine ya da Sonu aş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞAŞAALI
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Görkemli, gösterişli
                    
                    
- 
                    
                        Parıltılı
                    
                    - "Bazen mehtap bu yalının üstüne vurarak onu şaşaalı manalarla öyle pırıl pırıl parlatırdı ki..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Görkemli, gösterişli
                    
                    
- KARABAŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Rahip, keşiş
                    
                    
- 
                    
                        Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan kümes hastalığı
                    
                    
- 
                    
                        Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek
                    
                    
- 
                    
                        Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi veya menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki (Lavandula stoechas)
                    
                    
- 
                    
                        Çoban köpeği
                    
                    
- 
                    
                        Kışa dayanıklı sert buğday
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Rahip, keşiş
                    
                    
- YARAŞMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yaraşmak işi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yaraşmak işi
                    
                    
- AŞINMAK
- 
    - 
                        [nsz]
                    
                        Birbirine sürtünerek incelmek
                    
                    
- 
                    
                        Eskimek, yıpranmak
                    
                    
- 
                    
                        Çıkıntıları silinmek, düzleşmek
                    
                    
 
- 
                        [nsz]
                    
                        Birbirine sürtünerek incelmek
                    
                    
- KUMBAŞI
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Kumsal
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kumsal
                    
                    
- ULAŞMAK
- 
    - 
                        [-e]
                    
                        Varmak, gelmek
                    
                    - "Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." (Refik Halit Karay)
 
- 
                    
                        Elde etmek, erişmek
                    
                    
- 
                    
                        Yetişmek
                    
                    
- 
                    
                        Birbirine katılmak, dökülmek
                    
                    - "Nehirler denizlere ulaşıyor."
 
 
- 
                        [-e]
                    
                        Varmak, gelmek
                    
                    
- BAŞINDA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyin sırada önde olanı, önde geleni
                    
                    - "Öldürücü illetlerin başında kalp hastalıklarının geldiği malum." (Peyami Safa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyin sırada önde olanı, önde geleni
                    
                    
- MAAŞSIZ
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Aylıksız
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Aylıksız
                    
                    
- OBABAŞI
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Obanın başı olan kimse
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Obanın başı olan kimse
                    
                    
- AŞİKARE
- ...
- TAŞINIŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Taşınma işi veya biçimi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Taşınma işi veya biçimi
                    
                    
- ALMAŞIK
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        İki veya daha çok şeyin sıralanmasında karşılıklı değil, aralıklı olarak sağda ve solda yerleşmiş olan
                    
                    
- 
                    
                        Almaşlı olarak işleyen, mütenavip, alternatif
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        İki veya daha çok şeyin sıralanmasında karşılıklı değil, aralıklı olarak sağda ve solda yerleşmiş olan
                    
                    
- YAŞASIN
- 
    - 
                        [ünlem]
                    
                        Yaşa, kahrolsun karşıtı
                    
                    
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        Yaşa, kahrolsun karşıtı
                    
                    
- HAŞERAT
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Böcekler
                    
                    
- 
                    
                        Değersiz ve zararlı kimseler
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Böcekler
                    
                    
- TELAŞLI
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Telaş eden, telaşa düşen
                    
                    - "O akşam yine aynı telaşlı ses beni merdiven başında durdurdu." (Yusuf Ziya Ortaç)
 
- 
                    
                        Aceleci
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Telaş eden, telaşa düşen
                    
                    
- OKULDAŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Okul arkadaşı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Okul arkadaşı
                    
                    
- KARGAŞA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi
                    
                    
- 
                    
                        Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı kargaşa, kaos
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi
                    
                    
- MARAŞLI
- ...
- TAŞIYIŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Taşıma işi veya biçimi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Taşıma işi veya biçimi
                    
                    
- BAŞALTI
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Gemilerde tayfa ve erlerin baş taraftaki koğuşları
                    
                    - "Bütün tayfa sandıklarını ve torbalarını başaltıdan güverteye taşımışlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Gemilerde tayfa ve erlerin baş taraftaki koğuşları
                    
                    
