İçinde olan 7 harfli 209 kelime var. İçerisinde AŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aş olan kelimeler listesine ya da Sonu aş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DOLAŞMA

  1. [isim] Dolaşmak işi
    • "Bir yaşlı yörük kasaba sokaklarında dolaşmaya başlamıştı." (Tarık Buğra)

KARABAŞ

  1. [isim] Rahip, keşiş
  2. Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan kümes hastalığı
  3. Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek
  4. Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi veya menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki (Lavandula stoechas)
  5. Çoban köpeği
  6. Kışa dayanıklı sert buğday

KAŞALOT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İspermeçet balinası
  2. [sıfat] Aptal, budala

YAŞINDA

  1. bir yaşında
    • "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Yaş ilerliyor. Artık geçti bizden / Kişi ev bark edinmeli vakitten." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Çocuk daha yaşında değil."
    • "Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler." (Anayasa)

BAŞYAZI

  1. [isim] Gazete ve dergilerde ilk sütuna veya birinci sayfaya konulan önemli yazı, başmakale

ŞAŞILMA

  1. [isim] Şaşılmak işi

AYAKTAŞ

  1. [isim] Omuzdaş

KAMAŞMA

  1. [isim] Kamaşmak işi

UYLAŞMA

  1. [isim] Uylaşmak işi veya durumu

OYLAŞMA

  1. [isim] Müzakere

POTBAŞI
...
RAŞİTİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. Raşitizm hastalığına yakalanmış (çocuk)

YAŞANMA

  1. [isim] Yaşanmak işi veya durumu

YEDİTAŞ
...
ALMAŞLI

  1. [sıfat] Almaş niteliği olan

AŞIKTAŞ
...
BAŞKACA

  1. [zarf] Ayrıca

BAŞÜSTÜ
...
DOLAŞIK

  1. [sıfat] Karışık (saç, ip vb.)
    • "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
  2. Dolaşarak giden (yol)
    • "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
  3. Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
    • "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
    • "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)

TAŞIMAK

  1. [-i] Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek
    • "Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Üstünde bulundurmak
    • "Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek
    • "Değirmenin üstünde ise değirmen koluyla birleşen çarkı taşıyan bir çanak bulunur." (Salâh Birsel)
  4. Boru, kanal vb. ile sıvı maddeleri bir yerden başka bir yere aktarmak
  5. [nsz] Giymek
    • "Devlet üniforması taşıyordu." (Haldun Taner)
  6. Sahip olmak, özellik olarak bulundurmak
  7. Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek
  8. [nsz] Duymak, hissetmek
    • "İçlerinde her şeye karşılık bir suçluluk duygusu taşırlar." (Tarık Dursun K)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü