İçinde aş olan 4 harfli 27 kelime var. İçerisinde AŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aş olan kelimeler listesine ya da Sonu aş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- RAŞE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Titreyiş, ürkme
- "Doktor Hikmet, ilk defa olarak ölüm korkusunun raşesini ta yüreğinin içinde hissetti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Titreyiş, ürkme
- LAŞE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Leş
-
[isim]
Leş
- YAŞA
-
-
[ünlem]
Hoşnutluk, sevinç vb. duyguları anlatmak için söylenen bir söz, yaşasın
- "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa!" (Tevfik Fikret)
-
[ünlem]
Hoşnutluk, sevinç vb. duyguları anlatmak için söylenen bir söz, yaşasın
- MAAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aylık
-
[isim]
Aylık
- FLAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoğraf çekiminde ışık yeterli olmadığında bir görüntüyü net almak için kullanılan çok kısa süreli ve güçlü parıltı
-
Fotoğraf çekiminde güçlü parıltıya gereksinim duyulduğunda kullanılan lamba
-
[sıfat]
İletişimde üstünlüğü, önceliği olan, önemli (haber)
-
[sıfat]
Gösterişe, ilgiye düşkün
-
[sıfat]
Ünlü, gözde
- "O günlerin şimdi çoğu unutulmuş flaş imzaları arasında bile ilgiyi hemen çeken iki şair." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Fotoğraf çekiminde ışık yeterli olmadığında bir görüntüyü net almak için kullanılan çok kısa süreli ve güçlü parıltı
- KAŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap
- "Cebinden bir hap kutusu çıkarıp iki kaşeyi bir arada yuttu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap
- AŞÇI
-
-
[isim]
Yemek pişirmeyi meslek edinen kimse
-
Yemek pişirip satan kimse
-
Yemek yenilen dükkân, aşevi, lokanta
-
[isim]
Yemek pişirmeyi meslek edinen kimse
- ŞAŞI
-
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- "Üstelik de şaşı olan bu çocuğu ne diye tutup göndermişlerdi?" (Ercüment Ekrem Talu)
-
[zarf]
Gözlerini çarpıtarak
- "Şaşı bakmak."
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- ATAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tutturgaç
-
[isim]
Tutturgaç
- MAŞA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
- "Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı." (Çetin Altan)
-
Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç
- "Saatçi maşası."
-
Saçları kıvırmak, düzeltmek için elektrik veya ateşle ısıtılan maşa biçiminde alet
- "Maşa ile kıvrılmış gibi dalgalı saçları vardı." (Peyami Safa)
-
Başkasının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse
-
Bisiklet çatısının ön ve arkasındaki çatal biçiminde, tekerleklerin takıldığı parça
-
[isim]
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
- PAŞA
-
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
- "Talat Paşa. Ziya Paşa."
-
Cumhuriyet döneminde general
-
[sıfat]
Uslu, ağırbaşlı
- "O ne paşa çocuk."
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
- ADAŞ
-
-
[isim]
Adları aynı olanlardan her biri
- "Adaşının, neyin nesi olduğunu hiç bilmiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Adları aynı olanlardan her biri
- AŞMA
-
-
[isim]
Aşmak işi
-
[isim]
Aşmak işi
- AŞIT
-
-
[isim]
Siper, kuytu yer
-
Aşılacak yer
-
Dağ geçidi
-
[isim]
Siper, kuytu yer
- AŞAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarım ürünlerinden alınan onda bir oranındaki vergiler
-
Ondalık
-
Ondalık
-
[isim]
Tarım ürünlerinden alınan onda bir oranındaki vergiler
- İAŞE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yedirip içirme, besleme, bakma
- "İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yedirip içirme, besleme, bakma
- NAAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölen insanın vücudu, ceset
- "Annemin naaşı teneşir üzerinde beyaz bir kefenle örtülüydü." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ölen insanın vücudu, ceset
- HAŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- "Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim."
- "Haşa huzurdan, o hayvan gibi davrandı."
-
Dine aykırı görülen bir ihtimalden söz edilirken kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- APAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hayta
- "Paris'te bir tramvayın apaşlar tarafından durdurulup soyulması." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Hayta
- NAŞİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ötürü
- "Hastalığından naşi gelemedi."
-
[zarf]
Ötürü