İçinde azı olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde AZI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında azı olan kelimeler listesine ya da Sonu azı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AZI
2 Harfli Kelimeler
AZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAZIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya
- "Ben hazırım, isterseniz gidelim."
- "Gürültü etmeden hastayı masaya kaldırın, aletler hazır olunca bana haber verin." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hazıra konmak istemeyen şair, yeni söyleyişler aramak zorundadır." (Orhan Veli Kanık)
- "Hep hazırdan yiyor, içiyor, her gün Fatma Hanım'ın bin türlü bahanelerle parasını çekiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş
- "Yemek hazır, buyurun."
-
Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı
- "Hazır elbise. Hazır ayakkabı."
-
[zarf]
Bu fırsattan yararlanarak
- "Hazır çıkmışken yağ ile pirinç alayım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya
- YAZIŞ
-
-
[isim]
Yazma işi veya biçimi
-
Kaleme alma, yazıya dökme
-
[isim]
Yazma işi veya biçimi
- YAZIK
-
-
[isim]
Herkesi üzebilecek şey, günah
- "Kumaşa yazık etti. Çocuğa yazık ettiniz. Masrafa yazık oldu. Adama yazık oldu."
- "Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey gamlı ülke!.." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[ünlem]
Acınma, üzüntü anlatan bir söz
- "Yazık! Bu iş böyle mi olacaktı?"
-
[ünlem]
Kınama anlatan bir söz
- "Yazık sana! Böyle mi yapacaktın?"
-
[isim]
Herkesi üzebilecek şey, günah
- VAZIH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açık, aydın, belli
- "Bir sözü ve bir fikri sevmeniz için onun mutlaka vazıh olması lazım gelmez." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Açık, aydın, belli
- KAZIL
-
-
[isim]
Kıldan bükülmüş, çuval dikmekte kullanılan ip, sicim
-
[isim]
Kıldan bükülmüş, çuval dikmekte kullanılan ip, sicim
- AZILI
-
-
[sıfat]
Gözü bir şeyden yılmayan, azgın
- "Azılı katil."
-
Çok şiddetli, korkunç
- "En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Gözü bir şeyden yılmayan, azgın
- NAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisi, manzume, şiir, koşuk
-
[isim]
Hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisi, manzume, şiir, koşuk
- YAZIR
- ...
- FAZIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Faziletli, erdemli (kimse)
-
[sıfat]
Faziletli, erdemli (kimse)
- KAZIK
-
-
[isim]
Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
- "Çadır kazığı."
- "Hayvanı kazığa bağlamak."
- "Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu." (Ahmet Ümit)
- "Dünyaya kim kazık dikecek?" (Ömer Seyfettin)
-
Direk, sopa
-
Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
-
[sıfat]
Çok zor (soru, sınav vb.)
-
Alışverişte aldatma, aldatılma
-
Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
-
İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
-
Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası
-
[isim]
Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
- HAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sindirim
-
Benimseme, kabul etme
-
[isim]
Sindirim
- LAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gerek, gerekli
- "Yaratıcı hamleler yapmak isteyen bir millet için mutlaka bir şeye inanmak lazım." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Onu düzeltmek, yerine yerleştirmek için orada beş, on dakika durmak lazım gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Geçişsiz
-
[sıfat]
Gerek, gerekli
- YAZIM
-
-
[isim]
Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla
-
[isim]
Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla
- HAZIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Usta, uz (hekim)
- "Şimdi eskisi gibi mi, İstanbul'da hazık hekimden geçilmiyor." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Usta, uz (hekim)
- YAZIT
-
-
[isim]
Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
- "Orhon yazıtları."
-
Çevresi kabartma silmeli, içinde yazı olan taş
-
[isim]
Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
- KAZIM
-
-
[isim]
Kazma işi
- "Kazım işlemi tamamlandı."
-
[isim]
Kazma işi
- NAZIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
- "Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bakan
- "Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
- YAZIN
-
-
[zarf]
Yaz mevsiminde, yaz aylarında
-
[zarf]
Yaz mevsiminde, yaz aylarında