İçinde ark olan 4 harfli 8 kelime var. İçerisinde ARK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ark olan kelimeler listesine ya da Sonu ark ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARK, KAR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇARK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
- "Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar." (Halide Edip Adıvar)
- "Küçük hizmetçi masanın öbür ucundan yarım sağa çark ederek elektrik düğmesine doğru döndü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi
-
[isim]
Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
- PARK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe
- "Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kamyonlar, pikaplar arka arkaya park etmiş duruyorlardı yan sokaklarda." (Çetin Altan)
-
Otopark
-
Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi
-
Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer
-
[isim]
Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe
- MARK
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Alman para birimi
-
Finlandiya para birimi, markka
-
[isim]
Alman para birimi
- FARK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans
- "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Boğaz'ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti." (Atilla İlhan)
- "Siz erkekler ekseriya nikâhlı kadınla nikâhsız kadınlarınız arasında bir fark gözetirsiniz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Dünya nimetlerinin bir bir farkına varmaya başlarız." (Haldun Taner)
-
Ayrım
- "Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti." (Tarık Buğra)
-
Çıkarma işleminin sonucu
-
[isim]
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans
- ARKA
-
-
[isim]
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı
- "Evin arkasında bahçe var."
- "Annesi arka çıktı da çocuğu dayaktan kurtardı."
- "Kaçakçılığın arkası alındı."
- "Birini arkasından övmek."
-
Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi
- "Çocuğun arkası ağrıyormuş."
- "Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün." (Sait Faik Abasıyanık)
- "İstanbul'da ne kadar şair, hikâyeci varsa hepsinin arkasına düşüyor, hepsiyle tanışıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Geri kalan bölüm, kısım
- "Masalın arkası. Yazının arkası."
-
Art, peş
-
Otururken sırtın dayandığı yer
- "Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu." (Tarık Buğra)
-
İnsanın vücudu, bedeni
- "Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Arkada olan, arkada bulunan
-
Kayırıcı
- "Memur olmak için büyük bir arka gerek." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Geçmiş, geride kalmış zaman
- "Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı
- ŞARK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğu
-
[isim]
Doğu
- GARK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Suya batma, boğulma
- "Toprağa gark olmuş nazik tenleri / Söylemekten kalmış tatlı dilleri." (Yunus Emre)
-
Suya batırma
- "Bu hayrı ile milletimizi nura gark edeceğine herkes kani idi." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Paraya gark oldu."
-
[isim]
Suya batma, boğulma
- BARK
-
-
[isim]
"Ev, mülk, aile, çoluk çocuk" anlamlarındaki ev bark birleşik sözünde geçen bir söz
-
[isim]
"Ev, mülk, aile, çoluk çocuk" anlamlarındaki ev bark birleşik sözünde geçen bir söz