İçinde akma olan 5 harfli 8 kelime var. İçerisinde AKMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında akma olan kelimeler listesine ya da Sonu akma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AKMA, KAMA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, KAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAKMA
-
-
[isim]
Yakmak işi
-
[isim]
Yakmak işi
- ÇAKMA
-
-
[isim]
Çakmak işi
-
Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi
-
Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı
-
Deri hastalığı, yara, çıban
-
[isim]
Çakmak işi
- BAKMA
-
-
[isim]
Bakmak işi
-
[isim]
Bakmak işi
- KAKMA
-
-
[isim]
Kakmak işi
-
[sıfat]
Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan (iş)
- "Sedef kakma nalın."
-
[isim]
Kakmak işi
- TAKMA
-
-
[isim]
Takmak işi
-
[sıfat]
Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear
- "Bu takma siyah saçla ... şakaklarında sallanan ... bukleler yanaklarına ters düşüyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Takmak işi
- AKMAN
-
-
[sıfat]
Bozulmamış, saf, temiz
-
[sıfat]
Bozulmamış, saf, temiz
- AKMAZ
-
-
[isim]
Durgun su, gölet
-
[isim]
Durgun su, gölet
- AKMAK
-
-
[-den]
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
- "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
- "İçeriğin nasıl aktarılacağına dikkat etmiş, dilin olanaklarını akarına bırakmıştır." (Selim İleri)
- "Ebediyete akıp giden her on senede..." (Atatürk)
-
Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek
- "Üstünden sular akıyor."
-
Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
-
[nsz]
Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
- "Kova akıyor. Dam akıyor."
-
[-e]
Art arda ve toplu olarak gitmek
- "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[nsz]
Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
- "... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Boya birbirine karışmak
-
[-le]
Sürüp gitmek
- "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Zaman çabuk geçmek
-
[nsz]
Karışmak, katılmak
-
[nsz]
Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
-
[-den]
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek