İçinde ak olan 5 harfli 334 kelime var. İçerisinde AK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ak olan kelimeler listesine ya da Sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

NAKİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Para, akçe
  2. Kullanılması hemen mümkün olan para, peşin para, likit

AKEMİ

  1. [isim] İki elemanlı mermer yapıştırıcısı

NACAK

  1. [isim] Sapı kısa, küçük odun baltası
    • "Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi." (Aka Gündüz)

AHMAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal
    • "Beni bir ahmak yerine koyarak bu yığını babamın rahat rahat uyuduğu bir yatak diye göstermesi..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

AKREP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saatin iki ibresinden küçüğü
    • "Rengi kararmış bir saat; ne yelkovanı var ne akrebi." (Sermet Muhtar Alus)

TABAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
    • "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan

AZMAK

  1. [isim] Küçük su birikintisi, gölcük
  2. Bataklık

TAKİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
    • "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Ardınca gitme veya gelme
    • "Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı."
    • "Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız."
  3. Kovuşturma, kovuşturulma
    • "Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur."
    • "Modayı takip etmek."
  4. İzinden gitme, uyma, izleme
    • "Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır."
    • "Öğretmenin anlattıklarını takip etmek."
  5. Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket

AKRAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, taydaş, öğür
    • "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı." (Necati Cumalı)

YAKIM

  1. [isim] Yakma işi
    • "Anız yakımı."
  2. Önemli bir olay üzerine yakılmış türkü

ÇALAK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Eline ayağına çabuk, atik, çevik
    • "Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim." (Yahya Kemal Beyatlı)

MİSAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sözleşme, antlaşma, bağlaşma

AKŞIN

  1. [sıfat] Kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos

MAKRO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Büyük, geniş, mikro karşıtı

TAKMA

  1. [isim] Takmak işi
  2. [sıfat] Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear
    • "Bu takma siyah saçla ... şakaklarında sallanan ... bukleler yanaklarına ters düşüyor." (Halide Edip Adıvar)

SUMAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
  2. Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi

MAKTU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kesilmiş, kesik
  2. Kesin olarak değeri biçilmiş
  3. Ölçü ile satılmayan, götürü

MERAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek
    • "Ona bu merak nereden, nasıl, niçin, ne zaman illet olmuştur diye az kafa yormadım." (Haldun Taner)
    • "Bir gün, böyle dalgın oynarken, anası onun elini bağlı gördü, merak etti." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bu iş bana merak oldu."
    • "Bu adama, her gördüğüm vakit, merhamet ve korku ile karışık bir merak duyuyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği
    • "Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hele okuyanı, araştıranı hatta sadece neler oluyor diye merak edeni hiç yoktu aralarında." (Tarık Buğra)
    • "Rica ederim söyleyiniz, merakımdan çatlayacağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Düşkünlük, heves
  4. Kaygı, tasa

SAKİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ağır
  2. Sıkıntı veren, sıkıntılı
  3. Çirkin, kaba, uyumsuz
  4. [isim] Türk müziğinde bir usul

AKLIK

  1. [isim] Ak olma durumu
    • "Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi." (Rıfat Ilgaz)
  2. Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü