İçinde ak olan 4 harfli 79 kelime var. İçerisinde AK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ak olan kelimeler listesine ya da Sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

VAKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Olan, olmuş
    • "Kişinin, resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da ... devletçe tazmin edilir." (Anayasa)

TAKI

  1. [isim] Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü
  2. Kadınların ziynet eşyası
  3. Adın başka bir kelime ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki
    • "Türkçede -i, -e, -de, -den, -in ekleri birer takıdır."
  4. Cümleler ile kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan kelimeler
    • "Türkçede ile, göre birer takıdır."

AKÇA

  1. [sıfat] Oldukça beyaz, beyazca

AKIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
    • "Bu hikâye akıl almaz bir aptallıktan başka bir şey değildi." (Tarık Buğra)
    • "O cinayeti işlemeden evvel gelip bize akıl mı danıştın?" (Peyami Safa)
    • "Kadınların hâline akıl ermiyor vesselam." (Halide Edip Adıvar)
    • "Yaşadığımız müddetçe bu muammaya akıl erdirmek bizim için pek kabil değildi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Bellek
    • "Hâlâ aklımda o tufan yağmuru." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Bir hastalık hâli olduğu anlaşılan bu ilk sersemlikten sonra yavaş yavaş aklı başına gelmektedir." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Aklı her şeye eriyor, eli her işe yatıyor." (Atilla İlhan)
    • "İşin nereye varacağını aklına getirmez."
  3. Öğüt, salık verilen yol
    • "Bu aklı size kim verdi."
    • "Çocuğun bu geç saatte evden izinsiz çıkıp gitmesini aklım almıyor."
  4. Düşünce, kanı
    • "Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve!" (Ahmet Kutsi Tecer)

AKNE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce

AKİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sözleşme
  2. Nikâh

BAKI

  1. [isim] Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye veya kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal şartlarını tespit eden durumu
    • "Bu dağın bakısı güneye doğrudur."
  2. Denetleme
  3. Fal

ŞAKA

  1. [isim] Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
    • "İmamın şakasına ben de şaka ile mukabele ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "İlk defa görüştüğümüz hâlde benimle şaka yaptı." (Ömer Seyfettin)

PLAK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri yeniden pikap veya gramofonda dinlemek amacıyla hazırlanan plastik daire biçiminde yaprak
    • "Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Metal nesne, plaka

BAKS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Gemiye hayvan yüklerken kullanılan sandık

UŞAK

  1. [isim] Çocuk
    • "Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş, oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Herhangi bir bölgenin halkından olan erkek
    • "Kim bilir, bu Anadolu uşaklarının her birinde ne cevherler vardır." (Cahit Sıtkı Tarancı)
  3. Erkek hizmetçi
    • "... kapının eşiğinde fraklı, beyaz eldivenli bir uşak duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Tayfa
    • "Bir haykırma duyuldu. Uşakları koşturdum. Simit attırdım denize ama deniz geri vermedi." (Zeyyat Selimoğlu)

AKAD
...
AKVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kuvvetli, sağlam

SAKO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Paltoya benzer bir tür üstlük
    • "Hava sıcak, arkasındaki uzunca sako omuzlarından sarkıyor, fesi terden yapışıyor ancak aldırmıyor, yürüyordu." (Memduh Şevket Esendal)

AKLI

  1. [sıfat] Beyazı bulunan, beyaz renkli
    • "Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı." (Peyami Safa)

BAKÜ
...
AKIŞ

  1. [isim] Akma işi veya biçimi
  2. Geçip gitme, sürüp gitme
    • "Günlerin akışı. Olayların akışı."
  3. Akın
    • "Meğer o akış da Rumeli topraklarında son istila hareketimizmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)

HAKİ
...
AKİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı
    • "İkide birde barutla infilak akisleri geliyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bir cismin parlak bir yüzeyde görünmesi
    • "Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin / Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Bir şeyin başka bir şey üzerinde yarattığı etki
  4. Evirtim
  5. Evirme

SAKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçkili toplantılarda içki dağıtan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü