İçinde afet olan 19 kelime var. İçerisinde AFET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında afet olan kelimeler listesine ya da Sonu afet ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KIYAFETSİZLİK
HİLAFETÇİLİK
KIYAFETNAME
KIYAFETSİZ
HİLAFETÇİ, KAFETERYA, KIYAFETLİ, ZARAFETLİ
AFETZEDE, İZAFETEN
HİLAFET, KESAFET, KIYAFET, LETAFET, NEZAFET, ZARAFET, ZİYAFET
İZAFET
AFET
A E F T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AFET
3 Harfli Kelimeler
AFT, ATE, TEF
2 Harfli Kelimeler
AF, AT, ET, FA, FE, TA, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIYAFETSİZLİK
-
-
[isim]
Kıyafetsiz olma durumu, kılıksızlık
-
[isim]
Kıyafetsiz olma durumu, kılıksızlık
- HİLAFETÇİLİK
-
-
[isim]
Hilafetçi olma durumu
-
[isim]
Hilafetçi olma durumu
- KIYAFETNAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkenin veya bir dönemin giyimlerini anlatan kitap
-
Yüze veya dış görünüşe bakılarak ruhsal durumu anlama bilgisinden söz eden kitap
-
[isim]
Bir ülkenin veya bir dönemin giyimlerini anlatan kitap
- KIYAFETSİZ
-
-
[sıfat]
Kıyafeti düzgün olmayan, kılıksız
-
[sıfat]
Kıyafeti düzgün olmayan, kılıksız
- KAFETERYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Müşterilerin kendi kendilerine servis yaptıkları lokanta
- "O yeni kafeterya önünden yürümek isterseniz omzunuz duvara sürünür." (Necati Cumalı)
-
Çay, kahve vb. içeceklerle bazı yiyeceklerin satıldığı yer
-
[isim]
Müşterilerin kendi kendilerine servis yaptıkları lokanta
- ZARAFETLİ
- ...
- HİLAFETÇİ
-
-
[isim]
Halifeliğin sürdürülmesinden yana olan kimse
-
[isim]
Halifeliğin sürdürülmesinden yana olan kimse
- KIYAFETLİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir kıyafette olan, kılıklı
- "Asker kıyafetli."
-
[sıfat]
Herhangi bir kıyafette olan, kılıklı
- AFETZEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Afete uğramış, afet görmüş kimse
-
[isim]
Afete uğramış, afet görmüş kimse
- İZAFETEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Bir şeye veya kimseye bağlanarak, dayanarak, ilişik olarak, mal edilerek
-
Saygı göstermek amacıyla, bir kimsenin adına
- "Bu caddenin adı filana izafeten verildi."
-
[zarf]
Bir şeye veya kimseye bağlanarak, dayanarak, ilişik olarak, mal edilerek
- HİLAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Halifelik
-
[isim]
Halifelik
- ZARAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zariflik
- "Sadece zarafetinizin, güzelliğinizin karşıdan hayranı olmuştum." (Samim Kocagöz)
-
[isim]
Zariflik
- LETAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzellik, hoşluk
- "Evet bu kadının tebessümünde başka letafet var..." (Ahmet Rasim)
-
Yumuşaklık, incelik
- "Bu ne letafet, bu ne güzellik ya Rabbi, diye mırıldandı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Güzellik, hoşluk
- ZİYAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy
- "Resmî ziyafetlerin ve büyük düğünlerin yemeklerini hep ona ısmarlamak âdet olmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
- "O gece telgrafçı, gümrükçü, liman çavuşu, müdür beye bir ziyafet vermek istemişlerdi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Orkestra tam bir müzik ziyafeti çekti."
-
[isim]
Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy
- NEZAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temizlik, paklık
-
[isim]
Temizlik, paklık
- KESAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çokluk, sıklık
-
Yoğunluk
- "Dağ, bütün kesafeti ve bütün heybetiyle benim üstüme yürüyor gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Saydam olmama durumu, bulanıklık
-
[isim]
Çokluk, sıklık
- KIYAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kılık, elbise, giysi
- "Kıyafetinden onun da bir kalem beyi olduğu anlaşılıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Resmî giysi
- "Öyle de olsa ha deyince senin boyuna bosuna göre asker kıyafeti bulunur mu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kılık, elbise, giysi
- İZAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görelik
-
[isim]
Görelik
- AFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım
- "O yıl su baskınları bir afet gibiydi."
-
Kıran
-
[sıfat]
Çok kötü
- "Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın
- "Gül yüzlü bir afetti ki her busesi lale." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk
-
[isim]
Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım