İçinde s olan 4 harfli 332 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ASUR
...
ESEN

  1. [sıfat] Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
    • "Şen ve esen kalınız."

ŞASE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak

SERT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı
    • "Sert tahta."
  2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
    • "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." (Tarık Buğra)
  3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı
    • "Sert iklim. Sert hava."
  4. Güçlü kuvvetli
    • "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı
    • "Sert şarap. Sert tütün."
  6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
    • "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
  7. Gönül kırıcı, katı, ters
    • "... sarardı, dudakları titredi ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu." (Halide Edip Adıvar)
  8. Hırçın, öfkeli, hiddetli, gönül kırıcı
    • "Sert ses."
    • "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  9. Titizlikle uygulanan, sıkı
    • "Sert bir yönetim."
  10. Ötümsüz

TOST

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İçine peynir, sucuk vb. konularak özel makinesiyle gevretilip kızartılmış ekmek

SAĞI

  1. [isim] Kuş tersi, kuş gübresi

SATI

  1. [isim] Satma işi, satış
  2. [sıfat] Adanmış

SOTA
...
AKSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hastalık nöbeti, kriz
    • "Hafif bir kalp aksesi geçirdi."

ASIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı
    • "Bir belgenin aslı."
    • "Söylenenlerin aslı çıkarsa güç duruma düşecek."
    • "Ömrü savaş içinde geçer insanın, aslına bakarsan, ekmeğini topraktan çıkarmak için." (Azra Erhat)
  2. Kök, köken, kaynak
    • "Yazının aslı resimdir."
  3. Gerçeklik
    • "Bu haberin aslı yok."
  4. Soy, nesep
    • "İnsan dedi, aslını unutmamalıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. [sıfat] Gerçek, esas, hakikat
    • "Genç kızın bıraktığı mektup asıl sebebi meydana çıkarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. [sıfat] Bir şeyin temelini oluşturan, ana
  7. [sıfat] Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan
    • "Asıl sanat budur."
  8. [sıfat] Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı
    • "Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı."
  9. (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak
    • "İşin asıl tuhaf tarafı. Kabahat asıl bundadır."

SONE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, on dört dizeli bir Batı şiir türü

NÜKS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir durumun veya olayın yeniden ortaya çıkması
    • "Hastalığı üç senede bir nüks eder." (Refik Halit Karay)

ULUS

  1. [isim] Millet
    • "Doğrulup gürlüyorsun yeryüzünde yeniden / Her silkinen, kalkınan, kurtulan ulusla sen." (Behçet Kemal Çağlar)

EKSİ

  1. [isim] Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
  2. [sıfat] Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı
  3. Eksiklik
    • "Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza." (Nezihe Meriç)

SABO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle birçok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı
  2. Üzerinde deri vb. bant bulunan bir tür sandalet

REİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Başkan
    • "İstanbul'un belediye reisi olmak çok şerefli fakat hiç de heves edilecek bir şey değildir." (Halide Edip Adıvar)
  2. Lider
  3. Küçük tekne kaptanı

SARP

  1. [sıfat] Dik, çıkması ve geçilmesi güç (yer), yalman
    • "İki gündür sarp dağ yollarını aşıyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Bu mera işi gittikçe sarpa sarıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [isim] Güç, güçlük
    • "Düz ovada sarpa çekme yolunu / Ver mektebe okutsunlar oğlunu." (Âşık Veysel)

ANÜS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç

SEME

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Sersem, ahmak, alık

MİSO

Kelime Kökeni : Japonca

  1. [isim] Tuzlu ve zengin çeşnili bir tür tatlandırıcı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü